İçindekiler
Hinduizm Nedir?
Hinduizm; kendine özgü inançları, ibadetleri, kutsal kitap koleksiyonu, kast sistemi ve bazı teknikleri ile popüler ve önemli bir dini harekettir.
Dünyanın en eski ve köklü dinlerinden biri olan Hinduizm, Hristiyanlık ve İslamiyetten sonra en çok takipçisi bulunan üçüncü din konumundadır.
Hinduizmin Gelişimi ve Dönemleri
Hindular kendi dinlerini, “Sanatana Dharma” veya sadece “Dharma” olarak adlandırmaktadır. Bu dine mensup olanlara da “Sanatani” denilmektedir.
M.Ö.2500 – M.Ö.1500 arasında Doğu Avrupa steplerinden kopup gelen Ariler, Hindistan’ı istila etmiştir. Arilerin dini inanç ve gelenekleri ile yerli halkın dini inanç ve gelenekleri birbirine karışmış ve “Hinduizm” ortaya çıkmıştır. Ancak modern Hinduizm birçok dinin sentezi niteliğindedir. Brahmanizm, Paganizm, Budizm, Jainizm ve İslamiyet bu dinler arasında sayılabilir.
Hinduizmin belli bir kurucusu olmadığı gibi kendine özgü açık bir “inanç sistemi” de yoktur. Klasik Dönem, Orta Çağ Dönemi ve Modern Dönem olmak üzere üç ana bölümde incelenmektedir.
Klasik Hinduizm Dönemi
M.Ö.2000 – M.S.1000 tarihleri arasındaki zaman dilimini ve gelişmeleri kapsar. Bu dönem de kendi içinde beş gruba ayrılır.
Vedalar Dönemi (M.Ö.2000 veya 1500-400)
Vedalar, Brahmanalar, Aranyakalar ve Upanışadlar gibi Hinduizmin kutsal metinlerinin toplandığı ve yazıya geçildiği dönemdir.
Sutralar Dönemi (M.Ö.400-200)
Hinduizm’de kurban törenleri’nin artıp önem kazandığı ve buna bağlı olarak karışıklıkların yaşandığı bir dönemdir. Bu karışıklığı gidermek için Kalpa Sutralar hazırlanmıştır. Kompoze edilen Sutralar’dan dolayı bu döneme Sutralar Dönemi denilmiştir. Budizm ve Cayinizm gibi dini hareketlerin çıkıp yayılması da bu döneme rastlamaktadır.
Destanlar Dönemi (M.Ö.200-M.S.300)
Hinduizm’in “inanç sistemi”nin tamamen kurulup kurumsallaştığı ve din adamlarının tekelinden kurtulup halka mal olduğu dönemdir. Bu dönemin en belirgin özelliği Ramayana ve Mahabharata destanları ile Yajnavalkya, Manu Kanunnameleri ve Bagavata Purana gibi kutsal metinlerin oluşmasıdır.
Puranalar Dönemi (MS.300-750)
Puranalar adı ile anılan kutsal yazılar yazılmıştır. Hinduizm’in bütün Hint Yarımadasına hakim olduğu ve yayılması açısından “altın çağlar” olarak kabul edildiği bir dönemdir.
Son Darsana Dönemi:
MS.750-1000 tarihleri arasını kapsayan bu dönem, Hint Yarımadasında “Tek Tanrı ve Alem Anlayışı” egemen olmuştur.
Orta Çağ Hinduizm Dönemi
X – XVIII. yüzyılları arasını kapsayan dönemdir. Bu dönemde Karma-Yoga ve Jnana-Yoga’ya üçüncü kurtuluş yolu olarak Bhakti-Yoga eklenmiştir. İnsanın “kendisini sevgi ve samimiyet ile Tanrı’ya adaması” olarak özetlenen Bhakti Anlayışı, Ramanuja (öl.1137) tarafından ortaya konulmuş ve Hint Yarımadasının tamamına yayılmıştır.
Orta Çağ Hinduizm Döneminin ikinci önemli gelişmesi Ka-bir/Kebir (MS.1440-1518) ile başlayan ve Guru Nanak (MS.1469- 1538) ile sistemleşip yerleşen Sihizm’in ortaya çıkmasıdır. Sihizm Hareketi; Hinduizm ile Türk-İslam Kültürü temeline oturan senkretik ve eklektik bir dini harekettir.
Modern Hinduizm Dönemi
Bu dönem, XVIII/XIX. yüzyıldan başlayıp günümüze kadar uzanmaktadır. Ram Mohan Roy ile 1830 yıllarında başlayan Brahma Samaj Hareketi, Ramakrişna (1834-1886) ile başlatılan ve Vivekenanda tarafından sistemleştirilen “Mistik Hareket” bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu mistik hareket, günümüzde en çok tanınan ve hızlı bir gelişme gösteren bir dini akım haline gelmiştir. Bu dönem modern anlamdaki bazı gelişmeler ve Hinduizmi modern yorumlara açık hale getirip yayılmasını sağlama özelliği ile bilinmiştir.
Hinduizmde İnanç Esasları
Tanrı İnancı ve Hulül Anlayışı
Hinduizmde her insan, her toplum ve her dini gelenek kendi şahsiyetine ve geleneğine uygun bir şekilde Tanrı’yı açıklamakta ve Tanrı’ya yönelebilmektedir. Tanrı’yı kimi kahredici bir kudret, kimi de kutsal bir sevginin kaynağı olarak görmektedir. Hinduizm’de peygamberli dinlerin vahiylerine de Tanrı’nın kendini gösterdiği diğer şekillere de karşı çıkılmamaktadır.
Hindistan’da çok sayıda Tanrı ve Tanrıça heykelleri görülmektedir. Ancak Hindu “Tanrılar Panteonu”nda öne çıkan üç Tanrı vardır. Bunlar; Yaratıcı-Brahma, Koruyucu-Vişnu ve Yok Edici-Şiva’dır. Bazı devirlerde ve bazı yerlerde Vişnu veya Şiva ön plana çıkmaktadır. Vaisnava Mezhebinde Vişnu, Saivizm Mezhebinde Şiva öne çıkmakta ve “Yüce Tanrı” olarak nitelenmektedir. Hinduizm’de çoktanrıcılık, üçleme, Tanrı-Alem Birliği (Panteizm) inancının yanında “Tek Tanrı Anlayışı” da vardır.
Hinduizm, Tanrı’nın tek tezahürü olduğu fikrine karşıdır. Hindularda Tanrı Vişnu’nun insan şeklinde cisimleşmesini ifade etmek üzere kullanılan Sanskritçe bir kelime ve “inen” anlamına gelen Hulül (Avatara: Enkarnasyon) inancı vardır. Hintliler Tanrının, tarihin her devresinde çeşitli şahsiyetlere bürünerek kendisini insanlara gösterdiğine inanmaktadır. Bunlardan iki önemli “Hulül/Avatara” Rama ve Krişna’dır.
Hinduizm’e göre hiçbir peygamber veya dinin mesajı sonuncu değildir. Bu iş, Hulül / Avatara yolu ile sonsuza kadar devam edip gidecektir.
Ahiret ve Kurtuluş (Samsara ve Karma ) İnancı
Hinduizmde kurtuluş anlayışını, Samsara (Tenasüh) ve Karma oluşturmaktadır. Samsara; Türkçe’de Tenasüh/Ruh Göçü, Batı dillerinde de Reenkarnasyon/Transmigrasyon anlamına gelmektedir. Tenasüh inancı Pisagorcular’da, Yeni Eflatuncular’da, Maniheizm’de, Orfizm’de ve Gnostisizm’de rastlanan bir düşüncedir. Bazı Hristiyan mezheplerinde ve İhvanüs-Safa gibi fırkalarda da benzeri düşüncelere rastlanmaktadır.
Tenasüh benzeri inanışlara Harbiyye, Cenahiyye, Habıtıyye, Hadesiyye, Hadbiyye, Muarmnenyye ve Nusayriyye gibi bazı itikadi İslam mezheplerinde, bazı Bektaşi tarikatlarında ve bazı Sabatayist/Yahudi Dönmesi gruplarda farklı anlayışlarla rastlanmaktadır. Türkçe’de Tenasüh/Ruh Göçü kelimeleri ile karşılanan Samsara, dünyadaki doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünü ifade etmektedir.
Karşılaştırmalı Dinler Tarihi alanının, dünyada tanınmış simalarından olan Türk Bilgini Biruni Tenasüh inancını diğer dinlerdeki önemli inanç esasları ile karşılaştırmıştır. Biruni, İslam’da Şehadet kelimesi ne ifade ediyorsa, Hristiyanlıkta Teslis nasıl kabul ediliyorsa, Yahudilikte Cumartesi Gününe saygı neyi izah ediyorsa Hindular için Tenasüh (Samsara)’ün de o olduğunu, Tenasüh’e inanmayan Hindu’nun düşünülemeyeceğini ve Hinduların Tenasüh’ü kabul etmeyen Hindu’yu Hindu saymadıklarını belirtmektedir.
Hinduizm’de Nirvana‘ya ulaşmak temel hedeftir. Bu bağlamda da insan sonu olmayan bir Tenasüh (Reenkarnasyon) zinciri içerisinde gidip gelmektedir. Tenasüh inancında ruh; kendi derecesi içinde yüksek veya alçak olarak doğmaktadır. Buna göre insan, kendi kaderinin mimarıdır, yaptığına göre ya insan, ya hayvan, ya bitki veya tanrı şeklinde doğmaktadır. Hinduizm’e göre her işlenen günah , tenasüh çemberi’nin süresini uzatmakta ve zorlaştırmaktadır.
Hinduizmde insanın Karma ve Samsara döngüsünden kurtulmasının son safhasını kurtuluş oluşturmaktadır. Hinduizmde kurtuluş; Karma-Marga (Amel Yolu-Kurban), Jnan-Marga (Bilgi Yolu- Marifet), Bhakti-Marga (Aşk Yolu-İbadet) olmak üzere üç ayrı yoldan elde edilmektedir.
Karma (İlliyet); Hinduizm inancına göre, bir sebep-sonuç kanunudur. Bundan dolayı insan, geçmişte ne yapmışsa gelecekte onu görecektir. İyiden iyi, kötüden de kötü çıkacaktır. Karma, fiziki alemde olduğu gibi ahlaki ve zihni alemde de insanın takip etmesi gerekli bir kanun bulunduğunu ifade eder. Ahlaki bir kainat nizamı olan Karma Kanununa göre, bu hayatta işlenen ameller, canlının kaderine tesir eder ve onun tekrar vücut bulmasında rol oynar. Bunun neticesi olarak bütün canlılar, kendi durumlarını kendi amelleriyle kazanırlar.
İyi bir canlının durumu kötüye gidiyorsa daha önceki hayatında işlediği kötü amellerin, eğer iyiye doğru gidiyorsa daha önceki hayatında işlediği iyi amellerin karşılığıdır. Bu daha önceki hayat şeklinin ceza ve mükafat olarak kendini göstermesidir. Hindulara göre bir kimse ölünce yeni bir varlık olarak, görünmeyen bir vücut halini alır. Eğer bunu hemen başaramazsa hayalet olarak etrafta dolaşır ve açlığını akrabalarının ölüler için sunduğu kurbanlarla gidermeye çalışır. Ölen kişinin amelleri, davranışları çok kötü ise ruh göçü dünyada da olabilir. İyiler ise amellerinin karşılığı olarak kısa veya uzun bir süre “Semavi Alem”de yaşar.
Mesih İnancı /Gelecek Kurtarıcı İnancı
Hindularda da gelmesi beklenen bir “Mesih” inanışı vardır. Hindulardaki Mesih, Kalki (Kalkin veya Kalkih) adı ile anılmaktadır. Hint kültüründe Kalki ile ilgili değişik rivayetler bulunmaktadır. Bu rivayetlere göre Hinduizmi yayacak ve dünyaya yeni düzen verecek Kalki adlı bir çocuk doğacaktır. Kalki’nin anne rahmine düşmesi üzerine nehirler ve tabiat varlıkları, tanrılar ve ata ruhları sevinç gösterilerinde bulunacaklardır. Doğduğunda ise onun göbek bağını Durga’nın tezahür şekli olan Mahasasti kesecektir. Savitri de Ganj nehrinin suyu ile yıkayacaktır. Yer tanrıçası, ana sütünün hayat özünü şifalı sözler ile verecektir. Haberi alan Brahma, Kalki’ye normal insan şeklini alması için haber gönderecek, annesi de bu olayın sevincinden rahiplere yüz inek bağışlayacaktır.
Kalki, gençlik çağına geldiğinde Seylan Kralı Brhadraha’nın kızı Patmavati ile sonra da Bhallata şehri hükümdarı Şaşidhvaya’nın kızı Rama ile evlenecektir. Her ikisinden çocukları olacak ve bin senelik bir ömür yaşayacaktır. Bin senenin sonunda da Brahma başta olmak üzere tanrılar kendisine gelerek dünyayı bırakmasını, Vaykuntha Semasına yükselmesini, yüksek hakikat ve faziletleri kendilerine de öğretmesini isteyeceklerdir. O da hakimiyetini çocuklarına bırakarak ilk olarak Himalayalarda inzivaya çekilerek oradan da semaya yükselecektir. Kalki, Tanrı Vişnu’nun avatarasıdır. Tanrının bir Brahman ailesindeki “İnkarnasyonu”dur. O, mahiyet bakımından bir Tanrı’dır. Beyaz bir at üzerinde silahlı, etrafa korku saçan bir süvari şeklinde tasavvur edilmektedir. Onun ruhu açıklık, hikmet ve iyilik ile dolu olacaktır.
Hindulara göre Kalki’nin hocası Rama, Kalki’ye Vedaları ve diğer kutsal belgeleri öğrettikten sonra kendisinden ayrılmadan önce talebesine hayatının amacını ve görevini açıklayacak, onun ne amaç için dünyaya geldiğini ve görevini hatırlatacaktır. Ayrıca kendisine Şiva’nın sihirli at, papağan ve savaş aleti vereceğini belirtecektir. Kalki, görev sorumluluğu içerisinde görevine başlayacaktır.
Kutsal İnek İnancı
Hinduizmde ve Hint Kültüründe inek; kutsiyet kazanmış, ana unsur sayılan toprağın sembolü olmuş ve “Kutsal inek” motifi ile yerini almıştır. Çünkü Vedalarda inek, bütün iyiliklerin kaynağı, “tanrıların ve insanların besini” olarak nitelenmiş ve coşkulu birçok ilahide de yer almıştır. Bundan dolayı İnekler; Tanrı olarak kabul edilmese de kutsiyet atfedilen önemli varlıklar sayılmış; yer, gök ve hava aleminin anası olarak görülmüştür.
Hindistan’da Kutsal İnekler; “tabu” sayılmış, dokunulmaz kabul edilmiş, kesilmez ve yenilemez olarak kabul edilmiştir.
Hinduizmde Ahlaki ve Sosyal Yapı
Kast Sistemi
Hint Kültüründe ve Hindistan Yarımadasında ortaya çıkan dini akımlarda ortak olan sosyal bir olgudur. Hinduizm inanç sistemine bağlı olarak Hint toplumunda ortaya çıkan çeşitli sınıflar vardır. Bu sınıflara Kast Sistemi denilmektedir. Hindulara göre Kast yapısı, dini bir inançtır ve Rig-Veda’ya dayanmaktadır. Kast; aynı işle meşgul olan, atadan miras kalan hakları, vazifeleri ve adetleri ile birbirine sımsıkı bağlanan şahıslar grubunu ifade etmektedir.
Kast Sistemi, dört sınıftan oluşmaktadır: 1- Brahmanlar (rahipler, din adamları). 2- Kşatriya (hükümdar sülâlesi ve savaşçılar). 3- Vaisya (tüccar, esnaf ve çiftçi). 4-Sudra (İşçiler). Ayrıca Kast sistemine girmeyen, Kast Dışı kabul edilen gruplar da vardır. Bunlara “dokunulmazlar” denilmektedir. Kast Yapısı Hint inançlarına dayanmaktadır. Bu inançlara göre kastlar, yaratıcı tanrı Brahma’nın insan şeklinde tasavvur edilen vücudunun çeşitli yerlerinden ortaya çıkmıştır. Bundan dolayı toplum hayatında görülen farklar, bu yaratılış olayına dayandırılmaktadır. Buna göre Brahmanlar Tanrı Brahma’nın ağzından, Kşatriyalar Brahma’nın kollarından, Vaisyalar Brahma’nın midesinden, Sudralar da Brahma’nın ayaklarından yaratılmıştır.
Kast Sistemindeki bu sınıflamalar, Manu Kanunnamesi ile oluşturulmuştur. Yüce varlık, her bir gruba farklı görevler vermiştir. Kutsal Metinleri öğrenme-öğretme, kurban görevlerini icra etme hediye alıp verme görevi Brahma’nın ağzından yaratılan Brahmanlar’a; yönetimleri altındaki insanları düşmanlarına ve tehlikelere karşı koruma, kurban ve diğer dini törenleri icra etme, kutsal metinleri öğrenme ve isteklerine karşı koyma görevi Brahma’nın kollarından yaratılan Kşatriyalar’a; kurban törenleri için gerekli olan hayvanları yetiştirme, ihtiyaç duyulan malzemeyi temin etme, varlığını başkaları ile paylaşma, ticaret yapma ve toprağı işleme Brahma’nın midesinden yaratılan Vaisyalar’a; diğer gruplara hizmet etme görevi de Brahma’nın ayaklarından yaratılmış Sudralar’a verilmiştir.
Aynı kasta mensup olanlar ancak kendi aralarında evlenebilir aynı sofrada yemek yiyebilir. Meslekler de kastlara göre ayrılır. İlk üç kasta dahil olanlar daha itibarlıdır. Sudra kastından olanlar, diğer kasttakilere hizmet ederler. Her kastın kendine mahsus nişan ve düğün merasimleri; yeme içme, giyim ve meslek kuralları vardır. Kast Sistemine karşı gelinmesi günahtır. Kast Sistemine karşı gelmek, karşı gelenin kasttan çıkarılmasına sebep olur. Kasttan çıkarılmak da o kimsenin varlığının sona ermesi demektir.
Yoga
Hindularda dikkat çeken bir başka sosyal olgu da “Yoga”dır. Yoga; Sanskritçe, “bağlamak”, “birleştirmek” anlamına gelen “Yuj” veya “Joug” kökünden türetilmiştir. Yoga; bir irade eğitimi yoludur, egzersiz ve antrenman anlamına gelmektedir. Bu egzersiz; insanın bedeni, zihni ve manevi gücünü bir araya getiren egzersizdir. Yoga yapana Yogi denilir. Yogi, nefesine hakim olur ve zihnini bir noktada toplar. Böylece o, beden ile ruh, hareket ile zihin, his ile sezgi arasındaki ahengi sağlayarak ezeliye, kainatın değişmez özüne ulaşmaya; tabiat üstü güçler ile temas kurmaya çalışır.
Yoga; Gita’da insanları kurtuluşa ulaştıran yol olarak gösterilir ve Hindularda insanın enerjisini belli bir gayeye yöneltmeyi hedef alan bir disiplin olarak kabul edilir. Gita’da Aıjuna ile Krişna’nın diyalogu da anlatılır ve “Tanrı’yı bulma yolu” olarak Yoga üzerinde durulur.
Kişisel dindarlık disiplini olan Bhakti-Yoga, Tantra emirlerini icra etme ile ilgili kişisel disiplin olan Tantra -Yoga, Tanrı’nın isminin tekrar tekrar söylenmesi ile yerine getirilen japa-yoga, Yoga anlayışının çeşitleri ve kademelerdir.
Yoga Sistemi, IV. Yüzyılda, Patanjali’nin Yoga Sutrası’nda açıklanmıştır. Buddist ve Caynistler tarafındanda uygulanmıştır. Daha sonra diğer grup ve kastlardan ayrı olarak gelişmiş ve ayrı bir sistem halini almıştır.
Hinduizmde Kutsal Kitaplar
Çizik
Vahye dayananlar, Vedalar ile Vedaların tamamlayıcısı mahiyetinde bulunan Brahmanalar, Upanişadlar ve Aranyakalar’ı içermektedir.
Vedalar
Hinduizm Kutsal Kitap koleksiyonunun en başında Vedalar yer almaktadır. Veda, “İlâhî bilgi” anlamına gelmektedir. Hindistan’ın en eski kutsal metinleri olan Vedalar; Rig-Veda, Sâma- Veda, Yajur-Veda, Atharva-Veda şeklinde dörde ayrılmaktadır.
Diğer Vahyi Kitaplar
√ Brahmanalar
√ Upanişadlar
√ Aranyakalar
Smriti
Vahye dayanmayan, destansı olan kitaplara Smriti denir. Smritiler Vedalardan daha etkilidir. Mahabharata ve Ramayana destanları, Manu Kanunnamesi ve Puranalar Smriti grubundaki kitaplardır.
Hinduizmde Mabet ve İbadet Uygulamaları
Mabet
Hinduizmde ibadet ferdi bir faaliyet olarak her yerde yapılabilir. Ancak Hindularda mabetsiz köy yoktur. Kasaba ve şehirlerde büyük mabetler vardır. Bu mabetlerin yanında, “kutsal yıkanma”ya elverişli havuzlar bulunmaktadır. Mabetlerde ki ibadet, evde yapılan ibadetin gelişmiş şeklidir.
Hinduizmde Tanrının ikamet yerleri olarak görülen mabetler; insanların Tanrılar ile buluşma, onlara saygıda bulunma ve takdimler sunma yeridir. Her Tanrının bir Mabedi bulunmakta ve o Mabette Tanrı heykeli yer almaktadır. Brahmanlar gecenin sekizinci saatinde kutsal kitap okuyarak putu uyandırır. Boru çalınarak dışarıdakilere ibadetin başladığını bildirir. Put yıkanır, yağlanır, elbise giydirilir. Önünde ışıklar yakılır; çiçek ve yemek sunulur. Put gündüz istirahate gece uykuya bırakılır. Bayram ve özel günlerde bir kral gibi gezmeye çıkarılır, arabalarla çekilerek ırmaklara götürülür ve yıkanır.
İbadet Uygulamaları
Hinduizmde ibadet, inandırıcı ve tutarlı sözler vasıtasıyla haberleşmedir. Bu haberleşme büyülü sözler söyleme, dilekte bulunma, yakarma, tavassut, övgü ve bilhassa tapınma şeklinde icra edilmektedir. Hinduizmde cemaatle ibadet yoktur. İbadet ferdidir ve belirli bir şekle bağlı değildir.
Hinduizmde ayin ve ibadetler güzel ameller, bilgi sahibi olma ve Tanrı ile beraber olma ilkesine bağlı olarak üç temele dayanır. Bunları elde edebilmek için de ölüler için kurban kesilir, güneşe saygı gösterilir, doğumda ve ölümde ibadet edilir, Mukaddes metinler okunur, “Hakikat Bilgisi”ni edinmeye çalışılır ve Tanrı’nın varlığını düşünerek O’na ibadet edilir.
Hinduizm’de dini gelenekler, ibadet edilen tanrılar ve törenler bölgeden bölgeye, mezhepten mezhebe çeşitlilik gösterir. Hinduizm inancına göre Brahman, Kşatriya ve Vaisya kastlarına mensup olanlar günlük ibadetlerini uygulayabilme hakkına sahiptir. Hindu ibadetlerinde kadınlar, Vedaların ve ilahilerin okunduğu ibadetlere katılamazlar. Onlar, sadece ibadet maksadı ile yenilen yemekleri hazırlama ve tabakları temizleyebilme hakkına sahiptir. Brahman (Din Adamı), Kşatriya (Yönetici) ve Vaisya (Esnaf) sınıflarına mensup olan Hindular sabahleyin güneş doğmadan önce, öğle vaktinde ve güneş battıktan sonra olmak üzere günde üç defa ibadet ederler.
Mabed ve ev dışında uygulanan temel ibadet “kozmik su”dan geldiğine inanılan Ganj nehrinde yıkanmaktır. Bir nevi hac fonksiyonuna sahip olan bu ibadetin insanı günahlardan arındırdığına inanılmaktadır. Çoğunlukla din adamlarınca icra edilen ve kurtuluşa ulaştıracağı düşünülen daha ferdi ibadetler de vardır. Bhagavat Gita’ya göre eyleme ağırlık veren karma yoga, bilgiye ağırlık veren Jnana yoga ve batıni yorumu ön plana çıkaran Bakti yoga bu tip özelleşmiş ibadetlerdendir. (Kaynak: https://islamansiklopedisi.org.tr/hinduizm)
Hintlilerde “Om”, ortak bir ibadet sembolüdür. Om kelimesi, bir çeşit “besmele” gibi yemekten, Veda’ları okumaya başlamadan, duadan, herhangi bir işten önce söylenir. “Om” ilahi kuvvetle dolu, kutsal sırlı bir kelime olarak kabul edilir. Uzun, özel bir tarzda nefes alınarak söylenir. Om’un harfleri, Brahma-Vişnu-Şiva üçlemesini ifade eder.
Hinduzimde Diğer Dini Uygulamalar
Hinduizm’de günlük ibadetlerin dışında doğum, evlenme ve ölüm gibi insan hayatı ile ilgili dini törenler de vardır. Bu törenlerin amacı; hayatın her bir dönemini kutsamak, kişinin zararlı etkilerden korunmasını, bahtının açılmasını, iyi ve güzel şeyler ile karşılaşmasını sağlamaktır.
İlk dönemlerde sayısı 40 olan ancak günümüzde sadece 10 tanesi icra edilen törenlerin ilki, doğumla ilgilidir. Evlilik, ölüm ve erkek çocukların dine giriş töreni önemli uygulamalar arasındadır.
Günahlardan kurtulmak gayesi ile “kutsal ırmaklar”da yıkanma “kefaret” ile ilgili olarak bir ay boyunca “kutsal inekler“e çobanlık yapma ve “inek idrar“ı ile yıkanma da yerine getirilen dini uygulamalardandır.
Bir diğer dini uygulama “hac“dır. Örnek olarak Tanrı Şiva’nın evi olarak görülen Banares’i ziyaret, bütün Hinduistlerin temel arzusudur. Hac vazifesine genellikle yaya olarak gidilir.
Hinduizm’de nefis temizliği için senenin belirli günlerinde ve bayramlarda oruç tutulur. Bazı günlerde de yalnız kadınlar oruç tutar ve Tanrı’nın kadınlık sıfatlarının tecelligahı olan Tanrıçaya dua ederler. Bu günlere özel bir önem verildiği için and denir.
Hinduizmde Mezhepler
- Şivacılık
- Vişnuculuk
- Şaktıcılık
- Sımartıcılık
- Arya-Samaj
- Brahma-SMJ
- Krişnacılık
- Yogacılık