İçindekiler
Osmanlı Devletinin altıncı padişahı.
Çocukluğu ve Şehzadelik Yılları
II. Murad 1404 yılında Amasya’da doğdu. Babası Çelebi Mehmed (I. Mehmed), annesi Dulkadiroğulları Beyliği’nden Emine Hatun’dur. Küçük yaşından itibaren Ahmedi gibi devrin önemli alimlerinden dersler aldı. On iki yaşında Amasya Sancakbeyliğine tayin edildi. 13 yaşına geldiğinde Şeyh Bedrettin’in müritlerinden olan ve isyana kalkışan Börklüce Mustafa olayını kontrol altına almak için Ege’ye gönderildi. Beraberindeki Bayezid Paşa ile birlikte bölgedeki isyanları bastırdı.
1421’in ilkbaharında Edirne’de hastalanan Sultan Mehmed Çelebi, iyileşemeyeceğini anlayınca büyük oğlu Amasya Sancak Beyi Şehzade Murad’ın acele olarak huzuruna getirilmesini istedi. Sultan Mehmed Çelebi, eğer Murad gelmeden önce ölecek olursa, ölümünün gizli tutulması için gerekli tedbirlerin alınmasını istedi. Gerçekten de Şehzade Murad, Edirne‘ye ulaşamadan I. Mehmed vefat etti. Ölümü emrettiği gibi gizli tutuldu ve 17 yaşındaki II. Murad Bursa’da tahta geçti. Osmanlı Devletinin yönetim değişikliği bütün devletlere bildirildi ve yeni dönem başladı.
II. Murad tahta geçtiğinde kardeşi Mustafa, Hamid ilinde Sancakbeyi idi. Zira ilerleyen yıllarda taht mücadelesine girişti. Diğer kardeşleri Yusuf ile Mahmud’un yaşları küçüktü ve Tokat’ta gözetim altında tutuldular. Mehmet Çelebi döneminde Bizans’a sığınan amcası Mustafa Çelebi ise tekrar tahtta hak iddia etmek için harekete geçti.
II. Murad Dönemi
Taht Mücadelesi ve Düzmece Mustafa Olayı
II. Murad’ın ilk yılları tıpkı babası gibi taht mücadelesi içinde geçti. Mehmet Çelebi ölmeden önce yönetimde zaafiyet oluşmaması için II. Murad’ın tahta geçmesini, Mustafa’nın Anadolu’ya hükmetmesini ve diğer oğulları Yusuf ile Mahmud’un Bizans’a gönderilmesini istiyordu.
Cülus töreninden kısa bir süre sonra tebrik için gelen Bizans elçileri I. Mehmed’le yaptıkları anlaşma gereği Şehzade Yusuf ve Mahmud’un kendilerine teslim edilmesini istediler. Ancak II. Murad bunu reddetti. Bunun üzerinde İmparator II. Manuel Yıldırım Bayezid’in oğlu Mustafa Çelebi ile anlaştı. Daha önce Mehmet Çelebi ile taht kavgasına girişen Mustafa Çelebi bu kez yeğeni II. Murad’a karşı kışkırtıldı. Manuel Mustafa Çelebi’nin yanına bir miktar kuvvet verdi ve Cüneyd Bey’le birlikte Gelibolu’dan Osmanlı topraklarına geçmesini sağladı. Bu esnada Anadolu Beylikleri de ayaklandı. Osmanlı Devleti Anadolu’daki birçok bölgede hakimiyetini yitirdi.
II. Murad, amcası Mustafa Çelebi ile taht mücadelesinde bulunduğu için bu değişiklikleri kabullenmek zorunda kaldı. Anadolu toprakları adeta Ankara Savaşı’ndan sonraki duruma dönmüş gibiydi (1421). Gelibolu’ya geçen Mustafa Çelebi’yi bölge halkı karşıladı ve ona itaat ettiler. Edirne’ye doğru hareket eden Mustafa Çelebi’ye halkın yanı sıra Rumeli uç beyleri de katılmaya başlamışlardı. Onun Rumeli’de hakimiyet kurduğu haberi Bursa’da duyulunca II. Murad, Veziriazam Bayezid Paşa komutasında bir kuvveti üzerine gönderdi. Gelibolu’ya geçen Bayezid Paşa Edirne yakınlarında Sazlı Dere mevkinde Mustafa Çelebi kuvvetleri ile yaptığı savaşı kaybetti ve öldürüldü. Bu hadise üzerine Rumeli’de önde gelen uç beyleri Mustafa Çelebi’ye iltihak ettiler.
Mustafa Çelebi Edirne’ye girdi ve hükümdarlığını ilan etti. Daha önce birçok kez affedilerek itibarı teslim edilen Aydınoğlu Cüneyd Bey’in de teşvikiyle Anadolu’ya geçerek, Bursa’daki II. Murad üzerine yürüdü (1422). II. Murad sayıca üstün olan Mustafa Çelebi’nin ordusuyla direk savaşa girmedi. Mustafa Çelebi’ye destek veren beyleri yanına çekti. Gittikçe desteğini kaybeden Mustafa Çelebi gece baskını düzenledi. Bunun haberini önceden alan II. Murad bu baskında Mustafa Çelebi’nin ordusunu dağıttı. Ordusu dağılan Mustafa Çelebi kaçtı. Ancak II. Murad Mustafa Çelebiyi takip ettirerek yakalattı. Edirne’ye getirilen Mustafa Çelebi idam edildi.
İsyana “Düzmece” Denmesinin Sebebi Nedir?
Ankara Savaşında yer alan Şehzade Mustafa’nın bazı görüşlere göre savaş alanında bazı görüşlere göre ise Babası Bayezid ile birlikte sürgünde öldüğü, isyan eden kişinin ise onun yerine geçtiği söylentisidir. Mustafa Çelebi’nin, I. Bayezid’in gerçek oğlu değil de “düzmece” olduğu iddiası Çelebi Mehmed döneminde ortaya atılmıştır. Mehmet Çelebi’nin bu iddiayı ortaya atarken Mustafa Çelebi’yi itibarsızlaştırma, taraftarlarının güvenini kırma gayesi taşıdığı da düşünülmektedir. Ayrıca II. Murad Şehzade Mustafa’yı Düzemece saydığı için onu yayın kirişi ile değil alelade surette idam etmişti.
II. Murad Dönemi Osmanlı – Bizans İlişkileri
Bizans İmparatoru II. Manuel’in Osmanlıdaki taht mücadelesini kışkırtması ve Mustafa Çelebi’yi takviye etmesi iki devlet arasındaki gerilimi artırdı. II. Murad, 1422’de İstanbul‘un kuşatılması için hazırlıklara başladı. Önce İstanbul’un çevresine taarruzlar gerçekleştirildi. Daha sonra İstanbul kuşatıldı. Bizans İmparatoru manuel barış teklif etti ancak II. Murad bu barışı teklifini geri çevirdi. 22 Ağustos 1422’de Osmanlı ordusu büyük bir taarruz gerçekleştirdi. Bu taarruz Bizans’a büyük kayıplar verdirse de surlar aşılamadı.
Korkuya kapılan Bizans II. Murad’ın kardeşi 13 yaşındaki Şehzade Mustafa’yı ve Anadolu’daki beylikleri kışkırttı. Şehzade Mustafa Bursa’ya, diğer beyliklerde kendilerine yakın topraklara saldırı başlattılar. Bunun üzerine II. Murad kuşatmayı kaldırarak Anadolu’ya döndü. Şehzade Mustafa’nın isyanı bastırılarak kendisi idam edildi. Diğer beyliklerde kontrol altına alındı.
Anadolu’daki Beyliklerle İlişkiler
Osmanlı Devleti genişleme politikasını daha çok Batı’ya doğru sürdürüyordu. Ancak Osmanlı’nın en ufak zafiyetinde Anadolu’daki beylikler baş kaldırıyordu. Bunlardan biride Aydınoğlu (İzmiroğlu) Cüneyd Beydi. Daha önce birçok kez affedilen ve itibarı teslim edilen Cüneyd Bey tekrar aynı faaliyetleri ısrarla sürdürüyordu. Kişisel çıkarını her zaman ön planda tutan Cüneyd Bey, dönekliği ile tanınırdu. II. Murad’ın, amcası Mustafa Çelebi’ye karşı yürüttüğü mücadelede, İzmir Beyliği’nin kendisine verileceği sözü üzerine Mustafa‘yı terk ederek Murad tarafına geçmişti. Cüneyd, Anadolu beylerini ve Bizans‘ı Osmanlı‘ya karşı kışkırttığı gibi, Venedik’le kaygı verici ilişkilere girmekten de geri durmuyordu. Dolayısıyla Cüneyd sağ kaldıkça II. Murad‘ın, saltanatta kendini güven içerisinde hissetmesi imkınsız gibiydi.
Güçlü bir kumandan olan Hamza Bey, 1425‘te Cüneyd üzerine gönderildi. Cüneyd, Karamanoğlu‘nu harekete geçirmeye çalıştı ise de bunda başarılı olamadı. II. Murad, Cenevizlilerden yardım alarak Cüneyd‘i deniz tarafından da kuşattı. Teslim olmak zorunda kalan Cüneyd, ailesi ile birlikte ortadan kaldırıldı (1425).
Menteşe Beyliği‘nin başında bulunan İlyas Bey 1421‘de vefat etti. İlyas Bey‘in, Leys ve Ahmed adlarındaki iki oğlu, Osmanlı Sarayında rehin olarak bulunuyordu. Bunlar, Mustafa Çelebi‘nin başkaldırma hareketleri esnasında saraydan kaçmayı başardılar. II. Murad, bu iki kardeşi ele geçirip Tokat Kalesi‘ne hapsetti. Menteşe Beyliği tamamıyla Osmanlı idaresi altına alınarak beyliğe son verildi (1425).
1429’da Germiyanoğlu II. Yakup Bey, erkek evladı olmadığı için II. Murad ile anlaşma yaptı. Bu anlaşma gereğince ölümünün akabinde topraklarını vasiyetle Osmanlı’ya bıraktı.
Balkanlardaki (Rumeli) Gelişmeler
Eflak Sorunu
Anadolu’da meydana gelen karışıklıklar Balkanlardaki bazı bölgeleri hareketlendirdi. Eflak Beyi Dracula Macarların yardımıyla Türklere saldırdı. Bunun üzerine Firuz Bey komutasındaki Osmanlı Orduları harekete geçti. Osmanlı ile mücadele edemeyeceğini anlayan Dracula iki oğlunu yanına alarak Edirne’ye geldi. Barış istedi ve iki oğlunu Osmanlı’ya bıraktı. Bu çocuklardan biride hayatı filmlere ve romanlara konu olan Kazıklı Voyvoda (Kont Dracula, Vlad Tepeş) idi.
Selanik’in Fethi
1372 yılından beri Türk akınlarına uğrayan Selanik, 1387’de bir süre için Osmanlı egemenliğine geçti. Yıldırım Bayezid Devri’nde, kesin olarak Osmanlı yônetimine giren Selanik, kardeşlerine karşı Bizans’ın desteğini elde etmek isteyen Süleyman Çelebi tarafından 1403 Gelibolu Anlaşması ile Kartal, Pendik, Gebze, Misivri ve Teselya ile birlikte Bizans‘a geri verildi.
Selanik, Bizans‘ın ikinci önemli kenti ve ticaret merkeziydi. Bizans’a karşı kesin saldırı politikası izleyen II. Murad, saltanatında Selanik yeniden kuşatıldı. Manuel’in oğlu Andronikos saldırılara karşı koyamayınca şehri Venediklilere verdi. Ancak bu hamle Osmanlı’nın Selanik üzerindeki hedeflerini değiştirmedi. 29 Mart 1430’da büyük bir taarruzla Selanik fethedildi.
Osmanlı-Macar İlişkileri
Osmanlı Devleti’nin Balkanlarda genişlemesi ve etkisinin artırması bölgenin önemli devletlerinden biri olan Macaristan’ı tedirgin etmişti. Osmanlı’nın buhranlı dönemlerini fırsat bilen Macarlar Eflak ve Sırbistan’da nüfuzlarını çok artırdılar. Eflak sorunu çözülerek Macar hakimiyeti kırıldı. Sırbistan üzerine bir ordu gönderildi. Sırp kralı Brankoviç bozguna uğrayacağını düşünerek barış teklifinde bulundu ve kızı Mara’yı II. Murad ile evlendirdi.
Bu gelişmelerle bölgede etkisi zayıflayan Macarlara karşı Osmanlı Devleti harekete geçti. II. Murad 1436‘da uç beylerini Eflak ve Erdel’e gönderdi. Uç beyleri Erdel’i ele geçirdi ancak bu sırada Anadolu’da durum tekrar karıştığından Balkanlar’daki Osmanlı yürüyüşüne kısa bir süre ara verilmek zorunda kalındı.
Macar Kralı Sigismund’un 1437’deki ölümü üzerine, Macaristan’da taht kavgası başladı. Zayıflayan Macaristan’a karşı harekete geçen II. Murad Belgrad’a kadar ilerledi. Belgrad 6 ay süresince kuşatma altında kaldı ancak sonuç alınamadı. Bu başarısızlık bölgedeki güçleri harekete geçirdi. Moral kazanan Macaristan 1440’ta karşı saldırıya geçerek Bosna ve Sırbistan’ı ele geçirdi. Osmanlı Devleti kaybedilen yerleri geri almak için bölgeye ordu gönderdi. Ancak Macarlar Osmanlı ordusuna ve uç beylerine ağır yenilgiler yaşattılar. Bu yenilgiler, Batı‘da Türklere karşı bir Haçlı seferi düzenlenmesini gündeme getirdi. Macarların bu zaferi, Venedik‘te büyük bir tören ile kutlandı. Türklerin yenilgisi, Bizans‘ı da ümitlendirdi.
Moral kaybeden ve bölgede etkisini yitiren Osmanlı’ya karşı Haçlı ordusunu kuran Macarlar ilerlemeye karar verdi. İki ordunun ilk karşılaşması 3 Kasım 1443’te Niş civarında oldu. Osmanlı ordusu burada ağır kayıplar verdi. Tehlikenin büyüdüğünü gören II. Murad bizzat harekete geçti ve İzladi (Zlatica) –derbendi denilen bölgede Macar / Haçlı Ordusunu ile karşı karşıya geldi. Osmanlı ordusu bu savaşta da yenildi. İlerleyen düşmana tekrar karşı koyan Osmanlı Devleti yine yenildi. Kışın şiddetini artırması ile Haçlı ordusu geri dönmek zorunda kaldı. Osmanlı Devleti peş peşe gelen yenilgiler neticesinde barış yapmaya karar verdi. 12 Haziran 1444’te Edirne – Segedin Antlaşması yapıldı.
II. Murad’ın Saltanattan Çekilmesi
Rumeli’de aldığı yenilgiler II. Murad’ın moralini bozmuş ve halk nezdinde prestiji sarsılmıştı. Bunun üstüne çok sevdiği oğlu Alaaddin‘in ölümü ve uç beylerinden gördüğü muhalefet nedeniyle tahttan çekilmeye karar verdi. Manisa’da bulunan oğlu II. Mehmed’i Edirne’ye çağırtarak tahtı devretti.
II. Murad’ın tahttan çekilmesi ve bir çocuğun yönetimi devralması hem içte hem dışta yeni gelişmeleri tetikledi. Devlet içinde çok güçlenen Çandarlı Halil Paşa yönetimi kontrol altına almıştı. Ayrıca bölgede içten içe Osmanlıya karşı husumet besleyen devletler ve beyler hareketlendi. Macarlar Segedin anlaşmasını bozarak Haçlı ordusunu toplamaya başladı. Çelebi Mehmed’in abisi olan ve Bizans’a rehin verilen Kasım Çelebi’nin oğlu Orhan Çelebi saltanat iddiasıyla ortaya çıktı.
Haçlı ordusunun hareketlenmesi üzerine II. Murad’a haber gönderildi. Tehlikeyi gören II. Murad ordunun başına geçti. 1444 yılında Haçlı Ordusu ile Osmanlı Ordusu Varna’da karşı karşıya geldi. Varna Savaşında (10 Kasım 1444) Macaristan Kralı Ladislas öldürüldü ve savaş Osmanlı Devletinin kesin zaferiyle sonuçlandı.
Buçuktepe Vakası
Tarihte “Buçuktepe Olayı” olarak bilinen Yeniçerilerin ilk isyanı devletin bekasını tehlikeye sokmuştu. Çandarlı Halil Paşa’nın gizli tertibi ile ayaklanan Yeniçeriler, akçe’nin ayarının düşürülmesini ve maaşlarını alamamalarını bahane etmişlerdi.
İsyancılar önce Çandarlı Halil Paşa’nın siyasi rakibi Rumeli beylerbeyi Şehabeddin Paşa’nın evini bastılar. Şehabeddin Paşa II. Mehmed‘e sığınarak canını kurtardı. Yeniçeriler, II. Mehmed‘in tahttan indirilmesini ve II. Murad’ın tekrar tahta çıkmasını talep ederek şehrin doğusunda bulunan bir tepeye çekildiler. İsyancı askerlerin maaşlarına yarım akçe zam yapıldı ve isyan bastırıldı. Bulundukları tepeye Buçuktepe ismi verildi. Bu isim günümüzde hala kullanılmaktadır.
II. Murad‘ın İkinci Kez Tahta Geçmesi
Osmanlı’nın artan problemleri ve devletin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya kalması neticesinde II Murad tekrar tahta geçti (1446) ve fetih politikasını sürdürdü. Kaos döneminde ayaklanan ve Osmanlı’nın hakimiyetini tanımayan Mora (1446) ve Arnavutluk (1448) tekrar himaye edildi. Osmanlı’nın toparlandığını gören Macarlar ise yeni bir ordu kurarak Osmanlı’ya karşı saldırıya geçtiler. Kosova meydanında iki ordu karşı karşıya geldi ve Osmanlı Devleti net bir zafer kazandı.
II. Murad’ın Ölümü
Arnavutluk kuşatmasında bulunan II. Murad soğuk kış şartlarında hastalandı. Edirne’ye döndü. II. Mehmed’in düğün merasimini yaptıktan sonra 3 Şubat 1451’de hasta yatağında öldü. Öldüğünde 48 yaşındaydı ve vasiyet ettiği üzere oğlu Alaaddin’in yanına gömüldü. II. Murad’ın ölümü de tıpkı babası gibi gizli tutulmuştur. Manisa’da bulunan II. Mehmet Edirneye gelip tahta oturduktan sonra öldüğü açıklanmıştır.
II. Murad Hakkında Kısa Bilgiler
- Bu yüzyılda, kültür hareketlerini başlatan, koruyup geliştiren, Türkçenin büyük devlet dili olmasına zemin hazırlayan II. Murad olmuştur. Şuurlu bir Türkçeciliğe sahip olan II. Murad devrinde devlet resmen dile müdahalede bulunmuş, Türkçeye Arapça ve Farsçadan bazı tercümeler yaptırmış; mütercimlere eserlerinde sade ve açık bir dil kullanmalarını tavsiye etmiştir (Yavuz, 1983, s 15).
- II. Murad’ın Hatice Hatun (Çandarlıoğlu’nun kızı), Huma Hatun (Fatih’in annesi), Yeni (Jeni) Hatun ve Mara (Despina) isimli ikisi yabancı asıllı olmak üzere dört eşi vardı.
- II. Murad’ın hanımı ve Sırbistan Despotu’nun kızı Mara Hatun ise ismini de dinini de değiştirmedi ve ancak Ortodoks olan bu kadından Osmanlı Padişahı çocuk sahibi olmadı. Önemle ifade edelim ki, bu kadın, Fatih‘in üvey annesidir; ancak annesi değildir. Fatih‘in annesi elimizde vakfiyeleri de bulunan Hüma Hatun‘dur ve Müslümandır. (Bir Aile ve Hizmet Müessesesi Olarak Osmanlı’da Harem / Prof. Dr. Ahmed Akgündüz cilt 10 S.616)
- II. Murad, parasına kendi Kayı boyu damgasını vurdurtması ve Osmanoğullarının soyunu Kayıhan-Oğuz soyuna bağlayan soy ağacı düzenletmesi O’nun “Türkçülük hareketini başlatan padişah” olarak tanıtılmasına sebep olmuştur. (Türkçeye Hizmet Eden Devlet Adamları ve Mutasavvıf Şairlerden Birkaç Örnek / Prof. Dr. Abdurrahman Güzel . 5.Cilt S. 1583)
- II. Murad devrinde edebiyat ve diğer ilmi gelişmelere paralel olarak tarih yazıcılığı da ilerleme kaydetmiştir. II. Murad’ın tahta çıkığı 1421 yılından itibaren, tercüme eserlerin yanında Tevârih-i Âl-i Osmân adı verilen ve yazarı belli olmayan anonim tarih kaynaklarının yazıldığı bilinmektedir.
- Sultan II. Murat Han alim, şiir ve bestekardır.
- II. Murad, Osmanlı padişahları arasında şiirle uğraşan ilk padişahtır.
Kaynakça
Prof. Dr. Necdet Öztürk, “Fetret Devri ve Osmanlı Hâkimiyetinin Yeniden Tesisi”, Türkler, Cilt: 9, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 424-447.
Hasan Celal GÜZEL, Prof. Dr. Kemal ÇİÇEK, Prof. Dr. Salim KOCA (Ed.). Yusuf Halaçoğlu (Yyn. Krl. Bşk.) Türkler, Yeni Türkiye Yayınları, 2002