Haricilik (Hariciler) Nedir? | İbadiye ve Yezidilik

Benzer İçerikler

Nedir?

Haricilerin tarih sahnesine ilk çıkışı Sıffin savaşı sonucunda baş vurulan “Hakem Olayı”na dayanır. Sıffin savaşı sonunda, Hz. Ali’nin hakemlere başvurmasını protesto eden bir grup, hükmün hakemlerce değil Allah tarafından verilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bu şekilde oluşan gruba sonradan Hariciler adı verilmiştir. Her ne kadar “hakem olayı” bahane edilse de Hz. Ali ile düşülen fikir ayrılığı bu mezhebin kaynağını oluşturmuştur. Zira hakemleri kabul etmeme kararı siyasi bazı gayelerle ön plana itilmiştir. Bu gruplar işin kaynağının dini olduğunu, hakemliği reddederken sadece Kur’ana dayandıklarını savunur.

Hakem Olayı

Sıffin Savaşında Hz. Ali savaşı kazanmak üzere iken Hz. Muaviye taraftarları bir hileye başvurarak Kur’an sayfalarını mızrakların ucuna takmak sureti ile savaşa devam etmek isterler. Bu durumda Hz. Ali’nin ordusu savaşmaktan vaz geçer.

Neticede hakemlere başvurulması kararlaştırılır. Hakem olarak Hz. Ali’yi, Ebu Musa el-Eş-ari; Hz. Muaviye’yi de Amr b. el-As temsil etti. Bir grup bu hakem olayını kabul etmeyerek Hz. Ali ve Muaviye’ye karşı gelmişlerdir. Önceleri ikna edilir gibi olmuşlarsa da, hareketin önü tam olarak alınamamış, zaman içinde siyasi ve itikadi bir fırka olarak tarih sahnesinde yerini almıştır.

Hariciler Şia’da olduğu gibi pek çok kollara ayrılmışlardır. Genel olarak değerlendirildiğinde hepsinin üzerinde ittifak ettikleri görüşlerini şu şekilde sıralayabiliriz:

  1. Bütün Harici fırkalar hakem olayını reddederler.
  2. Hakem olayında taraflardan birini veya ikisini doğrulayanları veya hakem işine razı olanları tekfir ederler.
  3. Zalim imama karşı ayaklanmak onlara göre vaciptir.

Hariciler kendi aralarında birçok fırkalara ayrılmışlardır. En önemlilerinden iki tanesi ise İbadiye ve Yezidiliktir.

İbadiye

İbadiye Haricilerin zamanımıza intikal eden tek şubesidir. Günümüzde Arap Yarımadasının bazı bölgeleri, Umman, Libya, Madagaskar ve Kuzey Afrika’nın bazı bölgelerinde bulunmaktadırlar.

Kurucuları olan Abdullah b. İbad hakkında fazla bilgi bulunmamaktadır. İbadiyenin görüşlerini Sünni kaynaklarından öğrenmekteyiz. Bunlar şu şekildedir:

  1. Müslüman olup İbadilere muhalif olan kimseler, Allah’a ortak koşmuş sayılmazlar: yani müşrik değildirler. Onlarla evlenilebilir, mirasları helaldir.
  2. İbadi olmayanların şahitlikleri kabul edilir.
  3. Büyük günah işleyenler, Allah’ın birliğini kabul etseler bile asla mü’min sayılmazlar.
  4. İnsanların yaptıkları işler (tiller) Allah tarafından yaratılmıştır.
  5. Allah’a ortak koşanların (müşrik) çocuklarının durumu hakkında hiçbir fikir ileri sürülemez. Onların ne olacağını ancak Allah bilir.
  6. Nifak çıkaran kimseye müşrik denmez.
  7. İnsanda bulunan bir işi yapabilme gücü (istitaat) araz olup, fiilin oluşumundan önce insanda mevcuttur. Fiil insanda mevcut bu kudretle meydana gelir.

Yezidilik

Başlangıçta Müslüman olan fakat daha sonra farklılaşan gruplardır. Kurucusu Adiy b. Müsafir’dir. Yezidiler, Ezdai ve Ezidi diye de isimlendirilmiştir. Yezidi inancına girmek için Ezdai veya Ezidi soyundan olmak şarttır. Çünkü bu soyun kanı temizdir. Yezidilik nesep yolu ile devam eder, bu bakımdan Yezidiliğin propagandası yapılmaz, Müstakil bir din görünümü arz eden Yezidiliğin Mushaf-ı Reş ve Kitab-ı Celve isimli kutsal kitapları vardır.

Kur’an-ı Kerimi kutsal kitap olarak kabul etmezler. Yezidiler Kur’an, Sunnet ve İslam şeriatini inkar ederler. Şeyh Adi’nin görüşlerine bağlanırlar. Onu Hz. Peygamberden üstün tutarlar. Yemek, içmek gibi mahlukata ait özellikleri Allah’a da atfederler. Hiçbir fayda sağlamadığı iddiası ile namaz, oruç ve benzeri ibadetleri terk ederler. İki tarafın rızası ile zinayı mübah sayarlar. Kendilerince mukaddes saydıkları yerlere ve özellikle Şeyh Adi’nin bayrağına secde ederler.

Yezidiler hulûl ve tenasuh inançlarına da sahiptirler. İbadetleri günlük ve yıllık olmak üzere ikiye ayrılır. Ayrıca kendilerine has gün ve geceleri ile, dini ve milli bayramları vardır.

Yezidiler genellikle Orta Doğu’da yaşarlar. Halep, Erivan ve Musul’un bazı bölgeleri önemli yerleşim merkezleridir.

İlginizi Çekebilir

Tanrı ve İnsan – 2

Eşref-i mahlukat olarak addedilen insan, bu özelliğiyle tasavvufta daha da derin anlamlar yüklenerek yüceltilmiştir. İnsan’ın Yaratıcının yer yüzündeki halifesi...