İçindekiler
“Çocuk oyunları, hayatın bir çekirdeğidir. Bütün insanlar orada gelişir, büyür. İnsanın en güzel ve en olumlu yetenekleri orada yükselir.”
Friedrich Fröbel
Piaget, çocuklarda yaşa göre farklı oyun evreleri gözlemlemiştir. Bu evreler bize çocukların hangi yaş döneminde ne tür oyun çevrelerine ihtiyaçları olduğunu güzel bir şekilde göstermektedir.
Alıştırmalı Oyun Dönemi (0-1)
Yeni doğan bebekler genellikle kendi bedenleriyle oynarlar. Ayaklarına, ellerine bakarlar ve uzuvlarını hareket ettirirler. Ellerini ağızlarına götürmekten zevk alırlar. Aynı zamanda parlak ışık ve renklere karşı da duyarlıdırlar. Bu dönemde çıngırak, bebek için önemli bir oyuncaktır. Zıt renkler de bebeklerin oldukça ilgisini çeker ve bebekler bu nesnelere ulaşmaya çalışırlar. Bir yaşına kadar çocuklar için yumuşak pelüşler, ağızlarına alabilecekleri diş halkaları ve belirgin renkteki oyuncaklar idealdir.
Sembolik Oyun Dönemi (3-10)
Çocuğun hayal gücünün geliştiği bir dönemdir. Çocuğun sembolik oyun dönemine geçebilmesindeki en önemli faktör, çocuğun görebildiği nesneleri kafasında hayal edebilmesidir. Bu nedenle çocukların gözlem gücünü ve günlük olayları kavramasını sağlayan oyuncaklar tercih edilmelidir. Örneğin; bebekler, mutfak aletleri, doktor araç gereçleri, hayvanlar, legolar, arabalar, tamir aletleri vb. Bu dönemin karakteristik özelliği, çocukların ellerindeki oyuncakları farklı nesnelere dönüştürebilmeleridir. Örneğin; oyunda bir blok tahta, bir kamyona ya da bir çekice dönüşebilmektedir. Çocukların sembolleştirme yeteneği, bilişsel gelişimleri ile paralel şekilde ilerlemektedir.
Kurallı Oyun Dönemi (10 yaş ve sonrası)
Piaget’e göre okul öncesi dönemde çocukların oyunlarında kural kavramının olmadığını söyler. Çocuk 10 yaşından itibaren kuralların konuluş amacının ve kuralların değiştirilebileceğinin farkına varmaktadır. Bu sayede çocuk, sosyal çevre tarafından kabul görmenin öneminin de farkına varmaktadır. Sembolik dönemden kurallı oyun dönemine geçiş için çocuğun başka bireylerle sosyal iletişim halinde olması gerekmektedir. Bu dönemde çocuk, yetişkinlerin yönergelerine ihtiyaç duymaksızın toplumsal kurallara uymaya başlamaktadır. Bu sebeple çocukların oyunlarında da kurallar hakim olmaya başlamaktadır. Her çocuk grup içinde kabul görmek ve gruba uyum sağlamak amacıyla konulan kurallara uymaya özen göstermektedir. Bu dönemde çocuklara özellikle grup halinde oynayabilecekleri ortamlar sağlanmalıdır. Örneğin; bir takımda futbol oynamak, çocuğun hem kurallara uymayı tecrübe etmesini sağlamakta hem de sosyal çevre ile olan iletişimini güçlendirmektedir. Oyun aynı zamanda çocuğun bilişsel, duygusal ve sosyal alandaki gelişimine de önemli bir katkı sağlamaktadır.
Bilişsel Gelişim
Oyun, çocukların yaşamlarını bağımsız bir şekilde sürdürmeleri için gerekli olan bilişsel yeterlilikleri kazanmalarını sağlamaktadır. Bir konu üzerinde odaklanma, sebep sonuç ilişkisi kurma, problem çözme, yeni fikirler üreterek bir oyunu manipüle etme gibi birçok bilişsel yeteneği, çocuk oyun sayesinde kazanabilmektedir. Ayrıca nesneleri büyüklük, uzunluk ve renklerine göre ya da nesneleri farklı şekillerine göre ayırt etme gibi birçok matematiksel öğrenme, yine oyun sayesinde gerçekleşmektedir.
“Anaokulundaki Ahmet ve Kerem legodan savaş gemisi yaparak oynamaya başladılar. Kerem ısrarla gemilerini dalgalarla yarıştırmaları gerektiğini söyledi. Ahmet ise bu fikre biraz şüpheli yaklaştı ve Kerem’e, ‘Ama dalgalar gemilerimizi ya parçalarsa?’ diye sordu. Kerem, ‘Bir şey olmaz, gemilerimizi yakınlaştıralım, ben senin gemini korurum.’ dedi. Ahmet heyecanla, ‘Aklıma güzel bir fikir geldi, gemilerimizi iple birbirine bağlayalım, böylelikle birbirimizden güç alırız.’ dedi. Kerem bu fikri çok beğendi ve ip istemek için öğretmenine yöneldi. Bu oyunda Ahmet Kerem’e yeni fikirler sunarken, Ahmet karşılaşacakları problemleri ifade etti. Daha sonra birlikte tartışırken, sorunu çözmek için yeni stratejiler geliştirdiler. Böylelikle oyunda bilişsel açıdan birçok öğrenme gerçekleşti.”
Duygusal Gelişim
Oyun, duygusal gelişim açısından önemli olan birçok kişilik özelliğini de çocuğa kazandırmaktadır. Örneğin; zorlu bir oyunda başarılı olmak için dirayet göstermeyi, bir oyunda yenilgiden sonra yaşanan hayal kırıklığına katlanmayı, çocuk oyun sayesinde tecrübe etmektedir.
Ayrıca oyun, yaşanan pozitif ve negatif duyguları dışarıya vurmamızı da sağlamaktadır. Çocuklar yaşadıkları sevinç, üzüntü ya da neşe gibi duyguları yine oyun sayesinde ifade edebilmektedirler. Ayrıca yoğun düzeyde öfke duygusu yaşayan bir çocuk, oyun sayesinde sakinleşebilmekte ve bu sayede yine duygularını kontrol altına alabilmeyi öğrenmektedir. Bu bağlamda oyun, negatif duyguları dışa vurmayı da mümkün kıldığı için ruhsal durumu tedavi edici bir fonksiyona da sahiptir.
“Merve sabah okula geldiğinde çok mutsuzdu. Sabah çok sevdiği kitabını teyzesinde unuttuğunu fark etti. Hâlbuki bu kitabı anaokulunda arkadaşlarına göstermeyi ne kadar da çok istemişti. Öğretmenin de teşvikiyle lego köşesinde oynamaya başladı. Onu üzen bu konuyu oyununda öğretmenine birkaç kez canlandırdıktan sonra tekrar neşesi yerine gelmişti. Arkadaşlarının yanına giderek evcilik oynamaya karar verdi.”
Sosyal Gelişim
Oyun, aynı zamanda çocuğun sosyal bir birey olmasına önemli bir katkıda bulunmaktadır. Çocuk oyun oynarken başkalarının fikirlerine saygı duymak, kurallara uymak, haksızlıklarda kendini ya da bir başka arkadaşını savunmak gibi birçok durumu bizzat yaşamakta ve sosyal yeteneklerini geliştirmek için birçok fırsat yakalamaktadır.
Son Söz: 19. Yüzyılda yaşamış ve günümüzdeki modern çağ çocuk eğitimine katkıda bulunmuş Pestalozzi, Fröbel, Freinet ve Montessori gibi birçok pedagog, çocukların didaktik bir ortamda eğitim görmelerine şiddetle karşı çıkmışlardır.
Didaktik ortam, çocuğun pasif bir varlık olarak görüldüğü ve öğrenmenin, bilginin çocuğa direkt öğretmen tarafından verilmesi ile gerçekleştiği bir ortamdır.
Alternatif eğitim metotlarına ışık tutan birçok Pedagog’a göre çocuklar kendi hayatlarını başkalarından bağımsız ve mutlu bir şekilde idame ettirmek için gerekli olan yeterlilikleri kendileri kazanabilmektedir. Bu bağlamda bizim eğitmenler ve ebeveynler olarak en önemli görevimiz –yukarıda ifade edilen didaktik öğreticilikten uzak durarak– çocuklara kendilerini şekillendirebilecekleri uygun çevreleri oluşturabilmektir.
“Elif Öğretmen didaktik öğreticilikten uzak duran bir öğretmendi. Çocukların gerekli bilgiyi sistemli bir eğitmen teşvikiyle, serbest bir şekilde öğrenebileceğine inanıyordu. Yaptıkları bir doğa gezisinde çocukların en çok farklı böcek türleri ile ilgilendiğini gördü. Bir gün sonra sınıfa kurutulmuş farklı böcek türleri getirdi ve çocuklardan bu böcekleri incelemelerini istedi. Çocuklar heyecanla bu böcekleri incelerken, böceklerin ayak sayıları, uzunlukları, gövdeleri ve renkleri arasındaki farklar gibi birçok yeni şey keşfettiler. Daha sonra böcekleri, kalemlerle ölçerek aralarındaki farkı somut hale getirmeye çalıştılar. Oluşturduğu çevre sayesinde gerçekleşen bu yeni öğrenmeler Elif Öğretmen’i çok mutlu etmişti.”
Sık Sorulan Sorular
Piaget’in oyun evreleri nelerdir ve çocuk gelişimi açısından neden önemlidir?
Piaget’e göre oyun evreleri; alıştırmalı oyun dönemi (0-1 yaş), sembolik oyun dönemi (3-10 yaş) ve kurallı oyun dönemi (10 yaş ve sonrası) olarak üçe ayrılır. Bu evreler, çocukların bilişsel, duygusal ve sosyal gelişimlerini destekleyen oyun türlerini anlamamıza yardımcı olur.
Alıştırmalı oyun dönemi (0-1 yaş) çocuk gelişimine nasıl katkı sağlar?
Bu dönemde bebekler, kendi bedenlerini keşfederek duyusal ve motor becerilerini geliştirirler. Parlak renkli oyuncaklar, çıngıraklar ve diş halkaları gibi nesneler onların duyusal algılarını destekler.
Sembolik oyun dönemi hangi yaşları kapsar ve çocuklar bu dönemde nasıl oyunlar oynar?
Sembolik oyun dönemi 3-10 yaş arasını kapsar. Bu dönemde çocuklar, hayal gücünü kullanarak nesneleri farklı anlamlara büründürür. Örneğin, bir tahta parçasını araba olarak kullanabilirler. Rol yapma oyunları, bebekler, mutfak setleri, tamir takımları gibi oyuncaklar bu dönemde önemlidir.
Kurallı oyun dönemi nedir ve çocukların sosyal gelişimi üzerindeki etkileri nelerdir?
Kurallı oyun dönemi 10 yaş ve sonrasında başlar. Çocuklar bu dönemde kuralların önemini anlar, sosyal ilişkilerini güçlendirir ve grup içinde iş birliği yapmayı öğrenirler. Takım sporları ve masa oyunları, bu dönemde çocuğun sosyal becerilerini geliştirmesine yardımcı olur.
Oyun, çocukların bilişsel gelişimine nasıl katkı sağlar?
Oyun sırasında çocuklar problem çözme, mantıksal düşünme, sebep-sonuç ilişkisi kurma gibi beceriler geliştirirler. Ayrıca, matematiksel kavramları öğrenme (sıralama, sınıflandırma, büyüklük farkları) ve yeni fikirler üretme yeteneklerini de destekler.
Duygusal gelişim açısından oyun oynamanın önemi nedir?
Oyun, çocukların duygularını ifade etmelerine ve baş etmelerine yardımcı olur. Örneğin, bir çocuk kaygısını veya üzüntüsünü oyuna yansıtarak rahatlayabilir. Ayrıca, yenilgiyi kabullenme, sabır gösterme ve başarıya ulaşma gibi duygusal becerileri de oyun yoluyla öğrenirler.
Çocuklarda sosyal becerilerin gelişimi için hangi oyun türleri önerilir?
Grup oyunları, takım sporları, rol yapma oyunları ve iş birliği gerektiren etkinlikler, çocukların empati, paylaşma, iş birliği ve iletişim becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur. Örneğin, saklambaç, futbol ve dramatik oyunlar sosyal gelişimi destekleyen oyun türleridir.
Alternatif eğitim yaklaşımlarında oyun temelli öğrenme neden tercih edilmektedir?
Montessori, Waldorf ve Reggio Emilia gibi alternatif eğitim yaklaşımları, çocukların deneyimleyerek öğrenmelerini destekler. Oyun temelli öğrenme, çocukların ilgi alanlarına göre bilgi edinmelerini sağladığı için öğrenme sürecini daha etkili ve kalıcı hale getirir.
Eğitmenler ve ebeveynler, çocukların oyun sürecini nasıl destekleyebilir?
Çocukların oyun sürecini desteklemek için oyun alanları oluşturmak, onların oyunlarına katılmak, yönlendirme yapmadan serbest oyun zamanları tanımak önemlidir. Ayrıca, çocukların farklı oyun türlerini deneyimleyebilmesi için yaşlarına uygun oyuncaklar sağlanmalıdır.
Didaktik öğretim ile oyun temelli eğitim arasındaki farklar nelerdir?
Didaktik öğretim, bilgiyi doğrudan öğretmenin aktardığı geleneksel bir yöntemdir. Oyun temelli eğitim ise çocukların keşfederek ve deneyimleyerek öğrenmelerini sağlar. Bu nedenle, oyun temelli eğitim çocukların bağımsız öğrenme becerilerini geliştirmelerine ve öğrenme sürecinden keyif almalarına yardımcı olur.
Oyun sırasında çocukların yaratıcılıkları nasıl desteklenebilir?
Çocukların yaratıcılığını geliştirmek için açık uçlu oyun materyallerisağlanmalıdır. Örneğin, kutular, kumaş parçaları, taşlar ve tahta bloklar gibi farklı amaçlarla kullanılabilecek malzemeler, çocukların hayal gücünü zorlayarak yaratıcılıklarını artırır.
Teknolojinin oyun üzerindeki etkileri nelerdir?
Dijital oyunlar çocuklara bazı bilişsel beceriler kazandırabilse de aşırı ekran süresi, fiziksel ve sosyal gelişimi olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle, dijital ve fiziksel oyun dengesi sağlanmalı ve çocukların gerçek dünyada etkileşim kurmalarına olanak tanınmalıdır.
Çocukların oyun oynarken risk alması neden önemlidir?
Risk içeren oyunlar (tırmanma, denge kurma, hız gerektiren aktiviteler) çocuklara öz güven, problem çözme ve sınırlarını keşfetme imkanı sunar. Kontrollü bir ortamda risk almak, çocukların hem fiziksel hem de duygusal dayanıklılıklarını artırır.
Oyun sırasında ebeveynlerin çocukları yönlendirmesi doğru mu?
Ebeveynlerin fazla yönlendirici olmadan çocukların kendi başlarına keşfetmelerine izin vermesi önemlidir. Çocukların oyunlarını kendi kurallarıyla oynamalarına fırsat tanımak, onların özgüven ve karar verme becerilerini geliştirir.
Oyun sırasında çocuklar arasında çıkan anlaşmazlıklar nasıl yönetilmelidir?
Çocuklar arasındaki anlaşmazlıklar, iletişim kurmaları ve çözüm üretmeleri için bir fırsat olarak görülmelidir. Yetişkinler hemen müdahale etmek yerine, çocukları kendi aralarında çözüme ulaşmaya teşvik etmelidir. Ancak, çatışmalar büyürse adil bir şekilde yönlendirme yapılmalıdır.