Kopernik, Polonya’daki Vistol ırmağı kıyısındaki Torun’da dünyaya geldi. Babasının ölümünden sonra zengin ve soylu amcası tarafından büyütüldü. Parasal güvence ve sağlam bir eğitim sonucu istediği kadar ve istediği biçimde çalışma yaptı. Din ve matematikte uzman oldu, bir süre tıp çalıştı. Ancak asıl merakı astronomiydi.
Polonyalı rahip Nicolaus Copernicus (Kopernik), çağdaş astronomi biliminin babası sayılır. Güneş sisteminin merkezinin güneş olduğu ve gezegenlerin onun çevresinde dairesel yörüngelerde döndüğü kuramını ortaya koymuştur. Kopernik’in bu düşüncesi Yunan filozofu Ptolomeus’un yerleştirdiği ve 1300 yıl boyunca astronomi bilimine egemen olan geleneksel inanışlara ters düşüyordu. Ptolemeus, dünyanın evrenin merkezi olduğu ve göklerin onun çevresinde döndüğü görüşüne dayanan bir düşünce okulu kurmuştu. Kopernik, dini açıdan çekiciliği çok güçlü olan bu görüşe karşı gelmekle, yalnız bilim adamlarını değil çağının tüm din kuruluşlarını da karşısına alıyordu.
Kopernik’in Ptolomeus’un evren kuramından kuşkulanmadan önce, astronomiyle ilgili bir çalışması olmadı. Ptolomeus, yeryüzünün evrenin merkezi olduğu görüşünü doğrulamak için çok ayrıntılı ve karmaşık birtakım yörüngeler önermek zorunda kalmıştı. Ptolomeus’un açıklamaları, çağdaş bilimsel yöntemleri tepetaklak ediyordu. Bilinen ve gözlemlenebilir gerçeklerden hareketle kuramlar geliştirmektense, zamanının çoğunu dünyanın evrenin merkezi olduğu yargısını güçlendirmeye uğraşmıştı.
Kopernik için doğanın, Ptolomeus’un düşüncelerinde belirtildiği kadar karmaşık olabileceğine inanmak çok güçtü. Gezegenlerin yerlerini gösteren tabloların en yenileri üzerinde çalışmaya başladı. Bunları açıklayacak, kolay anlaşılır bir kuram bulmaya uğraştı. Sonunda, Ptolomeus’un kuramını bütünüyle yok sayması gerektiğini buldu. Bunun yerine sistemin merkezinde güneşin bulunduğunu ve gezegenlerin güneşin çevresindeki yörüngelerde döndüğünü ileri sürdü. Bu düşünceyi temel alarak çok daha doğru ve çok daha kolay anlaşılır bir kuram geliştirmeyi başardı.
Kopernik, kuramının matematik ayrıntılarını da çözünce, gezegenlerin yerlerini eski sisteme oranla çok daha doğru bir biçimde bulabileceğini gördü. Venüs ve Merkür’ün hareketleri de kolayca açıklanıyordu. Kopernik sisteminde Merkür ve Venüs, dünyadan gözlendiğinde hiçbir zaman güneşe yakın bir bölgeden dışarı çıkmıyorlardı. Çünkü yörüngeleri güneşe daha yakındı, diğer gezegenlerin yörüngeleri, güneşe, dünyanın yörüngesinden daha uzak olduğu için değişmeyen zaman aralıklarıyla dünya bunlardan daha ileri gidiyor ve bunlar da geriye doğru dönüyormuş gibi gözüküyordu.
Kopernik, De Revolutionibus Orblum Caelestium (Gökteki Kürelerin Dönmeleri üzerine) adlı kitabında kuramını açıkladı ama dini tepkilerden korktuğu için yayınlamadı. Genelde Kopernik’in kuramı, Avrupalı bilginler arasında yayıldı, çok büyük ilgi topladı ve tartışmalara neden oldu. 1543 yılında artık hasta ve yaşlı bir adam olan Kopernik’in arkadaşları onu kitabını yayınlamaya razı ettiler.
Kopernik kitabı yayıncıya göndermeden önce onu Papa III. Paul’a övücü bir biçimde adadığını belirten bir ekleme yaparak akıllıca bir önlem aldı. Yayıncı yine de kitabın göreceği tepkilerden korkuyordu, kendini korumak amacıyla Kopernik’in bilgisi dışında bir önsöz ekledi. Önsözde Kopernik’in kuramının gerçekleri açıklayacak kadar gelişmiş olmadığını, yalnızca gezegenlerin yerlerinin daha doğru olarak hesaplanmasına yarayan bir araç, bir yenilik olarak görülmesi gerektiği yazılıyordu. Bir çok bilgin, bu sorumsuzca kaleme alınan önsözü Kopernik’in yazdığına inandı. Kitabın tüm etkileyiciliği kayboldu ve astronomun adı lekelendi. Bu darbeden sonra Kopernik tehlikeli bir biçimde hastalandı ve kitabının ilk kopyasını gördükten bir kaç saat sonra öldü.
Bu küçük düşürücü önsöze karşın Ptolomeus’un kuramının yıkımı için tohumlar atılmıştı. Kopernik’in çalışması astronomide gelecek kuşakların tamamlayacağı ilk akılı çerçeveyi oluşturdu. Bilimsel olmayan geleneksel inanışların sorgulanıp çağdaş bilimin gelişmesine yol açtı. Sonradan gelen Johannes Kepler ve Christian Huygens gibi astronomların buluşlarının kökleri doğrudan Kopernik’in çalışmalarına dayanır.