Fatih Sultan Mehmed (II. Mehmed)

Benzer İçerikler

II. Mehmed

Fatih Sultan Mehmed (II. Mehmed), 30 Mart 1432’de Edirne’de doğdu. Babası Osmanlı Devletinin 6. padişahı II. Murad, annesi ise Hüma Hatundur. Ufak yaşlarından itibaren Molla Gürani, Molla Hüsrev ve Akşemseddin dahil olmak üzere mühim bilginlerden dersler aldı. Nakli (pozitif) ilimlere ilgi duyuyordu. Matematik, tıp, edebiyat gibi alanlarda kendisini geliştirdi. Yunanca, İtalyanca, Slavca, Latince, Farsça ve İbranice biliyordu. Tarihin görmüş olduğu en entelektüel şahsiyetlerden biri olan II. Mehmed ‘Avnî’ mahlası ile şiirler yazar ve çeviriler yapardı.

11 yaşındayken iki lalası ile birlikte Manisa’ya vali olarak gönderildi. Abisi Amasya Valisi Şehzade Alaaddin Ali Çelebi’nin vefatı üzerine Osmanlı tahtının yegane varisi oldu.

Osmanlı İmparatorluğu’nun 7. padişahıdır. 1 kızı ve 4 oğlu vardı. Evlatları II. Bayezid, Cem Sultan, Şehzade Mustafa, Gevherhan Sultan ve Korkut’tur. II. Mehmed yaşamı süresince iki kez tahta çıktı. Birincisi 1444-1446 yılları arasındayken ikincisi ise 1451-1481 yılları aralığında sürüp vefat etmesiyle son buldu. Hayatına 30 senelik saltanatını sığdırdı. İki yüzden fazla şehri Osmanlı egemenliği altına aldı.

Tahta Birinci Çıkışı

II. Murad, Rumeli’de aldığı yenilgiler sonucu morali bozulmuş ve halk nezdinde prestiji sarsılmıştı. Bunun üstüne çok sevdiği oğlu Alaaddin’in ölümü ve uç beylerinden gördüğü muhalefet nedeniyle tahttan çekilmeye karar verdi. 1444 baharına doğru Manisa’da bulunan oğlu II. Mehmed’i Edirne’ye çağırttı. II. Murad devleti sağlama alarak tahtı devretme gayesiyle hem Batı’daki komşularla hem Doğu’daki beyliklerle anlaşmalar yaptı. Bu hamlelerden sonra Ağustos 1444 yılında 12 yaşındaki oğlu II. Mehmed’e tahtı devretti.

II. Murad’ın tahttan çekilmesi ve bir çocuğun yönetimi devralması hem içte hem dışta yeni gelişmeleri tetikledi. Devlet içinde çok güçlenen Çandarlı Halil Paşa devleti kontrol altına almıştı. Ayrıca bölgede içten içe Osmanlıya karşı husumet besleyen devletler ve beyler hareketlendi. Macarlar Segedin anlaşmasını bozarak Haçlı ordusunu toplamaya başladı. Çelebi Mehmed’in abisi olan ve Bizans’a rehin verilen Kasım Çelebi’nin oğlu Orhan Çelebi saltanat iddiasıyla ortaya çıktı.

Haçlı ordusunun hareketlenmesi üzerine Çandarlı Halil Paşa’nın baskısı ve siyasetiyle II. Murad’a haber gönderildi. Tehlikeyi gören II. Murad ordunun başına geçti. 1444 yılında Haçlı Ordusu ile Osmanlı Ordusu Varna’da karşı karşıya geldi. Varna Savaşında (10 Kasım 1444) Macaristan Kralı Ladislas öldürüldü ve savaş Osmanlı Devletinin kesin zaferiyle sonuçlandı.

Buçuktepe Vakası

Tarihte “Buçuktepe Olayı” olarak bilinen Yeniçerilerin ilk isyanı devletin bekasını tehlikeye sokmuştu. Çandarlı Halil Paşa’nın gizli tertibi ile ayaklanan Yeniçeriler, akçe’nin ayarının düşürülmesini ve maaşlarını alamamalarını bahane etmişlerdi.

İsyancılar önce Çandarlı Halil Paşa’nın siyasi rakibi Rumeli beylerbeyi Şehabeddin Paşa’nın evini bastılar. Şehabeddin Paşa II. Mehmed‘e sığınarak canını kurtardı. Yeniçeriler, II. Mehmed‘in tahttan indirilmesini ve II. Murad’ın tekrar tahta çıkmasını talep ederek şehrin doğusunda bulunan bir tepeye çekildiler. İsyancı askerlerin maaşlarına yarım akçe zam yapıldı ve isyan bastırıldı. Bulundukları tepeye Buçuktepe ismi verildi. Bu isim günümüzde hala kullanılmaktadır.

Bu gelişmeler neticesinde devletin bekasını tehlikede gören II. Murad tekrar tahta geçti. II. Mehmed ise Manisa’ya gönderildi.

Tahta İkinci Çıkışı

II. Murad 3 Şubat 1451’de öldü. Manisa’da bulunan II. Mehmed, Edirne’ye hareket ederek 19 Şubat 1451’de, 19 yaşında ikinci kez tahta çıktı. İlk dönemlerinde gerek Çandarlı Halil Paşa’nın etkisi gerekse daha önce tahttan indirilmesinin yarattığı güvensizlik onun otorite kurmasına engel oluyordu. Bu nedenle daha barışçıl ve tavizkar bir görüntü sergiledi.

Hristiyanlar ve Anadolu’daki bazı beylikler Mehmet’in yönetiminin zayıf olduğu kanaatindeydiler. İlk hamleyi Karamanoğlu İbrahim Bey yaptı. Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir’i kendi topraklarına kattı. Buna karşın Anadolu Beylerbeyi İshak Paşa komutasındaki ordu harekete geçti ardından da II. Mehmed ordusuyla birlikte Anadolu’ya yola çıktı. Durumun vahametini gören Karamanoğlu İbrahim Bey Akşehir, Beyşehir ve Seydişehir‘i vereceğini, her sene belli sayıda asker göndereceğini bildirerek sulh istedi. Bu şartlar II. Mehmed tarafından da kabul edildi ve Karamanoğlu İbrahim Bey sorunu bu şekilde ertelendi.

İstanbul’un Fethi

II. Mehmed, hükümdarlığının ikinci senesinde Konstantinopolis’in fethi için hazırlıklara başladı. İlk olarak Anadolu’nun güvenlik sıkıntısı çekmemesi için Karamanoğulları ile uzlaşma sağlamış oldu. Yıldırım Bayezid tarafınca yaptırılan Anadolu Hisarı’nın karşısına Rumeli Hisarı’nı (Boğazkesen) inşa ettirdi. Böylece Bizans’a Karadeniz’den gelebilecek yardımları engellemenin ve Türk askerlerinin Rumeli’ye geçişini kolaylaştırmanın önünün açtı. Edirne’de ordunun evvelinde hazırlanmasını istedi ve fetih çalışmalarına hız verdi. Devrin en büyük, en mühim silahı olan “şahi” toplarını döktürdü. Bunun yanında havan toplarını da yaptırdı.

Konstantinopolis’i (İstanbul) karadan ve denizden fethetmeyi planlayan II. Mehmed, 400 parçalık deniz kuvvetleri kurdurdu. Balkanlardan gelebilecek yardımları engellemek amacıyla etraftaki kalelerin alınmasını sağlamış oldu. Osmanlı Devleti’nin faaliyetlerine karşılık Bizans (Doğu Roma), Haliç’in girişini aşılması zor zincirlerle kapattırdı. Surlarını daha da güçlendirdi. Osmanlı karşısında ordusunu yetersiz görerek Papadan ve başka devletlerden yardım istedi.

Osmanlı ordusu 6 Nisan 1453’te saldırıya geçerek Konstantinopolis’i kuşattı. 18 Nisan’a kadar karadan top atışları ile surlar dövüldü. Sadece istenilen netice elde edilemediğinden 20 Nisan’da denizden mücadeleler başlatıldı. Fakat Haliç’in kalınca zincirleriyle karşılaşan Osmanlı birliği Haliç’e giriş yapamadı. Bu sırada Bizans’a destek amacıyla gelen Venedik, Papalık ve Ceneviz gemileri Osmanlı donanmasını sıkıştırdı, bu ağır şartlarda da ordu ve halk ümitsizlik içine düştü.

Moral bozukluğunun zirve yapmış olduğu anda, 22 Nisan gecesi, II. Mehmed gemileri yağlı kızaklar üstünden, karadan (Kasımpaşa sırtlarından) Haliç’e indirtti. Haliç’te Osmanlı donanmasını gören Bizans büyük bir çöküntü yaşadı. Denizden ve karadan saldırıya geçen Osmanlı kuvvetleri, 54 gün sonrasında, 29 Mayıs 1453 Salı günü Konstantinopolis’i fethetti. II Mehmed, Şehre girdikten sonrasında Ayasofya’ya giderek namaz kıldı. “Min-ba’d tahtım İstanbul’dur.” sözünü söyleyerek Osmanlı’nın merkezini İstanbul olarak ilan etti.

İstanbul’un fethinden sonrasında II. Mehmed, duyurduğu fermanla halkın dinde ve toplumsal hayatlarında hür iradeye haiz olduklarını belirtti. Fetih esnasında şehirden kaçan halkın geri dönmesini istedi. Stratejik olarak mühim bir konuma haiz olan İstanbul, Osmanlı Devleti’nin başkenti oldu. Böylelikle Asya ve Avrupa kıtaları, Karadeniz ile Akdeniz’i birbirine bağlayan yolların denetimi Osmanlıların egemenliği altına alındı. Bu durum Avrupalıları yeni yurt ve yol arayışına yöneltti. Avrupalıların bu girişimleri “Coğrafi Keşifler” olarak adlandırılır.

Osmanlı Devleti’nde toprak bütünlüğü sağlanırken büyük fetihten sonra II. Mehmed’e “Fatih” unvanı verildi. İstanbul’un kurtarılışı zamanın kaynaklarında Orta Çağ’ın kapanışı Yeni Çağ’ın başlangıcı olarak kabul edildi. Hükümdar ve devlet adamlarının kurduğu vakıflar, gelişmekte olan bayındır faaliyetleri ve iskan politikası ile gittikçe Türkleşen İstanbul, dünyanın en önemli şehirlerinden biri haline geldi.

Batı Dünyası ile İlişkiler

İstanbul’un fethi Batı dünyasında büyük infiale neden olmuştu. Bunun farkında olan Fatih Sultan Mehmed, Avrupa ülkelerinde Türklere karşı yapılan toplantıları ve papanın kışkırtmasıyla kurulan birlikleri izliyor, bu davranışlara karşı önlemler alıyordu. Venedik Cumhuriyeti ile bir antlaşma yaparak onlara ticaret serbestliği tanıdı. Kendisine başvuran Cenevizlerle de bu yolla bir antlaşma yaptı. Bunun yanında diğer ülkelerle yapılan farklı işbirlikleri ve diplomatik çözümlerle Avrupa’nın birlik olması engellenmeye çalışıldı.

Sırbistan’ın Fethi ve Belgrad Kuşatması

Fatih, Balkanlarda Osmanlı’nın güvenliğini koruyabilmek İçin Tuna ırmağına kadar olan yerlere egemen olmayı gerekli görüyordu. Bu bölgede Sırpların Osmanlı aleyhine yürüttüğü faaliyetler ve fetih hareketleri risk teşkil ediyordu. Bu nedenle II. Mehmed Sırp tehlikesini bertaraf etmek için sefere çıktı. Belgrad’a kadar birçok bölgeyi ele geçirdi. Ancak Osmanlı ordusu Belgrad’da ciddi bir mukavemetle karşılaştı. Tuna’da ilerleyen Osmanlı donanması da yenilgiye uğradı. Ağır kayıplar veren Osmanlı Ordusu geri çekilmek zorunda kaldı. Sırbistan’daki fetih hareketlerini Mahmut Paşa devam ettirdi. Belgrad dışında bütün Sırbistan Osmanlı imparatorluğuna katıldı.

Mora ve Atina’nın Fethi

Fatih Sultan Mehmed, Mora’da yaşanan siyasi kargaşa ve bu kargaşadan bunalan halkın yakınması üzerine 1457’de ordusuyla birlikte harekete geçti. Ülkenin bir bölümünü eline geçirdi, 1460’da ikinci bir sefer daha yaptı. Atina ve Mora, Osmanlı devletine katıldı. Yalnızca kıyılarda bulunan Modon ve Koron gibi birkaç kale Venediklilerde kaldı.

Eflak (Kazıklı Voyvoda) Sorunu

Eflak beyliği, daha önce Osmanlı devletine bağlanmıştı. Kendisine Kazıklı voyvoda denilen Eflak Beyi III Vlad, büyük katliamlara sebep oldu. Ayrıca vermesi gereken vergiyi göndermediği gibi II. Mehmed’in elçilerinin sarıklarını başlarına çiviletti. Hamza Paşa komutasındaki bir Türk birliğini de pusuya düşürerek askerlerin hepsini kazığa vurdurdu. II. Mehmet, 1462’de Eflak seferine çıktı, Tuna’yı geçti. III. Vlad geceleyin Türk ordugahına girip II. Mehmed’i öldürmek istediyse de başaramadı. Macaristan’a çekildi ve orada hapsedildi. Yerine, Osmanlılara bağlılık gösteren kardeşi Radul getirildi.

Bosna’nın Fethedilmesi

Bosna Kralı Stefart Tomase Osmanlı’ya vergisini göndermediği gibi Macarlarla ittifak kurdu. Ayrıca Osmanlı’dan Seraendire’yi istedi. II, Mehmed, bu gibi nedenlerle Bosna’ya girdi. Kral yakalanarak öldürüldü. Burası Osmanlı devletine katıldı (1483), Bütün Bosna halkı Müslümanlığı benimsedi. Bu sefer sırasında Hersek kralı, Osmanlı yönetimini kabul ettiğinden ülkesinin bir bölümü kendisine bırakıldı.

Arnavutluk’un Fethi

II. Mehmed, Arnavutluk sorunuyla uzun süre uğraşmak zorunda kaldı. Osmanlı sarayında büyümüş, Osmanlı ordusunda görev almış, sancak beyliğine kadar yükselmiş, soylu bir Arnavut ailesinden olan İskender Bey, II. Murad zamanında ordudan ayrılarak Arnavutluk’a gitmiş, çevresine topladığı kuvvetlerle ayaklanmıştı. İskender Bey üzerine gönderilen Osmanlı ordularını yenilgiye uğrattı. II. Mehmed, gönderdiği birliklerle İskender Beyi güç durumlara soktu. İskender Bey Osmanlılara karşı Venediklilerle ve Öteki Avrupa devletleriyle anlaştı. Hastalanarak ölmesinden sonra Kroya ve İşkodra alınarak (1479), Arnavutluk problemi çözüldü.

Anadolu ve Doğu Devletleri ile Münasebetler

Amasra ve Sinop’un Fethi

II. Mehmet, Anadolu’nun her yanını yönetimi altına almak, Karadeniz’i bir Türk gölü haline getirmek ve Karadeniz ticaret yolunu denetimi altına almak istiyordu. Önce Karadeniz kıyısında Cenevizlerin elinde bulunan Amasra’yı almaya karar verdi. Buraya büyükvezir Mahmut Paşa komutasında 1501 gemiden oluşan bir donanma gönderdi. Kendisi de ordu ile Amasra’ya doğru ilerledi. Cenevizler karşı koyamayacaklarını anladıklarından kaleyi Osmanlılara bıraktılar (1461). II. Mehmet, bundan sonra Isfendiyaroğullarından İsmail Beyin elinde bulunan Sinop üzerine yürüdü. İsmail Bey, savaş yapmadan Sinop’u teslim etti. Kendisine Filibe sancağı dirlik olarak verildi.

Trabzon Rum İmparatorluğunun Tarih Sahnesinden Silinişi

Dördüncü Haçlı seferi sırasında İstanbul’un Latinler tarafından alınmasından sonra Trabzon ve çevresinde bir Rum devleti kurulmuştu. Bu devletin imparatoru, David Komnen, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’a güvenerek vergisini Osmanlı devletine göndermediği gibi eskiden verilenleri de geri istedi. Bunun üzerine II, Mehmet donanmasını Trabzon üzerine gönderdi. Kendisi de ordusu ile Trabzon’a doğru ilerledi.

Osmanlı ordusu sarp ve ormanlık yerlerden geçerek Trabzon önlerine geldi ve şehri karadan kuşattı. Donanma da bir aydan beri Trabzon’u denizden çevirmiş, topa tutuyordu. Savunmadan bir sonuç alamayacağını anlayan David Komnen, Osmanlı ordusuna gelerek şehri teslim etti (1461). Böylece iki yüz elli yıl kadar süren Trabzon Rum devleti, ortadan kaldırılmış oldu.

Otlukbeli Savaşı ve Akkoyunlu Devletinin Yıkılması

Akkoyunlu devleti hükümdarı Uzun Hasan Bey Irak, İran ve Azerbaycan’ı alarak büyük bir imparatorluk kurmuştu. Bu başarılarından sonra kendisini Timur gibi güçlü görmeye başladı. Yanına kaçan Karamanoğulları beylerine yardımda bulundu. Osmanlılarla savaş halinde olan Venediklilerle anlaştı. Öte yandan Uzun Hasan, Osmanlılardan Sivas ve Trabzon’u istiyor, İstanbul fatihini küçümsüyordu.

II. Mehmet, doğu sınırlarını güven altına almak amacıyla Uzun Hasanla savaşmaya karar verdi. Yüz bin kişilik ordusuyla yürüyüşe geçti, öncü kuvvetleri arasındaki savaşlarda Akkoyunlular önemli başarılar kazandı. İki ordu Erzincan’ın kuzeydoğusunda, Otlukbeli denilen yerde karşılaştı. Osmanlı ordusu top ateşiyle güçlü Akkoyunlu ordusunu birkaç saat içinde bozguna uğrattı (1473). Uzun Hasan güçlükle kaçabildi. Bundan sonra Akkoyunlu devleti dağıldı.

Fatih Sultan Mehmed’in Ölümü

Fatih Sultan Mehmed 3 Mayıs 1481’de Gebze’de, hünkar çayırı denilen yerde 49 yaşında hayata gözlerini yumdu. Bir çok padişaha benzer biçimde o da gut hastalığının ağrılarından şikayetçiydi. Bunun yanında da yeni yeni hastalıkları ortaya çıkmaya başladı. Hastalığının tedavisi esnasında yanlış ilaç verilerek zehirlendiği yönünde iddialarda mevcuttur. Zira Fatih’in ölüm sebebi tam olarak açıklanamadı. Gut hastalığından yada kasıtlı zehirlenme durumundan kuşku edildi.

Kaynakça

  • İnalcık, Halil (2008), Osmanlı İmparatorluğu Klasik Çağ (1300-1600), İstanbul: Yapı Kredi Yayınları.
  • Nicol, Donald M. (1999), Bizans’ın Son Yüzyılları, (1261-1453), İstanbul: Tarih Vakfı Yurt Yayınları.
  • İnalcık, Halil (1995), Fatih Devri Üzerinde Tetkikler ve Vesikalar I (s. 56-57), Türk Tarih Kurumu Yayınları.
  • Taha Akyol ve İlber Ortaylı, Timaş Yayınları, 2010, İstanbul: 152-153
  • A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ansiklopedisi
  • https://www.britannica.com/biography/Mehmed-II-Ottoman-sultan
İlginizi Çekebilir

Jül Sezar (Julius Caesar)

Çocukluk DönemiJül Sezar, MÖ 100 yılında Roma'nın Subura kentinde aristokrat ancak zengin olmayan bir ailede dünyaya geldi. Tam adı...