İçindekiler
Genel Bakış
I. Mahmud, 2 Ağustos 1696 tarihinde Sultan II. Mustafa ve Saliha Sultanın oğlu olarak Edirne’de dünyaya geldi. I. Mahmud’un çocukluğu babası olan Sultan II. Mustafa’nın sürdürmekte olduğu Kutsal İttifak Savaşları nedeniyle Edirne’de geçti. Daha sonra eğitimi için III. Ahmed tarafından İstanbul’a gönderildi. İstanbul’da 27 yıl boyunca ölüm korkusu ile sarayda mahkûm hayatı yaşadı.
28 Eylül 1730’da başlayan Patrona Halil isyanı üzerine Sultan III. Ahmed tahttan indirildi. Onun yerine 30 Eylül 1730 tarihinde Osmanlı Devleti’nin 24. hükümdarı olarak tahta geçti.
I. Mahmud iyi bir eğitim aldı. Sanatla ilgilenir ve şiir yazardı. Merhametli ve cesaretli olan I. Mahmud; planlı, sabırlı sakin bir yapıya sahipti. İstişare ile karar almaktan hoşlanan, olayları sonuna kadar analiz eden ve yeniliklere açık bir yapıya sahipti.
Sultan I. Mahmud Döneminde Gerçekleşen Olaylar
Patrona Halil’in Öldürülmesi ve Otoritenin Yeniden Tesisi
Başta isyanın lideri olan Patrona Halil olmak üzere I. Mahmud’u tahta geçirenler bu yaptıkları karşısında devlet işlerinde söz sahibi olmak istediler. III. Ahmed döneminde yaptırılan köşkler ve konakları yıkarak sarayda çalışan devlet adamlarını ve devlet memurlarını değiştirdiler. Devlet işlerine karışmadan duramayan Patrona Halil, I. Mahmud’tan Yeniçeri Ağalığını talep etti. Ayrıca Osmanlı’nın Rus İmparatorluğu’na savaş açması gerektiğini söyledi.
Bu isteklerin sonunun gelmeyeceğini fark eden I. Mahmud 15 Kasım 1730 günü Patrona Halil ve yandaşlarını tören bahanesiyle saraya çağırtarak öldürttü. Bunun üstüne Patrona Halil’i savunanlar ileride öldürülmemek için yeniden ayaklansalar da halkın birlik içinde Sultan’ın yanında olması ile başarısız oldular. Patrona Halil sorunu ortadan kalktıktan sonra I. Mahmud isyancıların isteği üzerine getirilen devlet adamlarını kendi seçtiği nitelikli ve sadık kişiler ile değiştirdi.
Islahatların Başlaması
Patrona Halil isyanıyla kesintiye uğrayan reform operasyonları, Batılılaşma ve fikir hareketleri bir yıl sonra I. Mahmud Devri’nde (1730-1745) yeniden başlatılmıştır. I. Mahmud Dönemi’nde askerlikle ilgili yenilik çabaları, tercüme faaliyetleri, matbaa faaliyetleri ve bütün bu çalışmalar çerçevesinde Batı ile ilişkiler bir şekilde sürdürülmüş ve daha sonraki sultanların dönemine reform
çabalarının intikali sağlanmıştır.
Sultan I. Mahmud (1730-1754) zamanında ilk kez ciddi olarak askeri ıslahat girişimleri başlamıştır. Humbaracı Ahmed Paşa adıyla anılan Comte de Bonneval Osmanlı hizmetine girmiş, Humbaracı Ocağı’nı yeniden düzenleyerek bölük, tabur ve alaylara ayırmıştır.
Humbaracı Ahmed Paşa, tüm askeri kurumları Fransız ve Avusturya modellerine göre yeniden kurmak için I. Mahmud’a bir plan sundu ancak bozuk ve düzensiz Osmanlı askeri sistemini kökünden değiştirecek olan bu plan Yeniçeri muhalefetine takılıp engellenmesi üzerine tüm gücünü bir yüzyıl sonra Yeniçeri ocağını topa tutacak olan ve Osmanlıların ilk askeri alandaki yenileşmesinin simgesi ve buna paralel olarak diğer yan kurumları da tesiri altına alacak olan topçu birliklerinin kurulmasına harcadı. Humbaracı Ahmed Paşa’ya talimgâhlar ve kışlalar tahsis edildi. Bunlara ilaveten modern
yapılanmanın gereksinimi olan başarılı ve çağdaş topçu ocağı için gerekli bir mühendis okulu olan “Hendesehane” kuruldu.
Bu dönemde geleneksel ıslahat anlayışının bir devamı niteliğinde Lale Devri’nde başlatılan kültürel faaliyetler bizzat I. Mahmud’un sayesinde daha da pekiştirildi. Müteferrika matbaasına maddi destekte bulunup, şair, yazar ve sanatçılara yardım edildi. İstanbul’da halk kütüphaneleri açılıp, ülkenin her yerine görevliler gönderilip önemli kitap ve elyazmaları toplatıldı. I. Mahmud Devri Osmanlı çağı Türk kütüphaneciliğinin bir altın devri olarak kabul edilebilir. İmparatorluğun en uzak kalelerinde bile kütüphaneler kurulmaya çalışılmıştır.
Devrin uyanış ve aydınlanma hareketine paralel olarak kağıt ihtiyacını karşılamak için Yalova’da ilk kağıt fabrikası kuruldu. Bu fabrikayı işletmek için Polonya’dan işçiler getirtilip, bu üretime ek olarak Fransa, Venedik ve Polonya’dan da kağıt ithal edilmesi bu hususta Padişahın ne kadar yenilikçi ve Osmanlıyı modern ve çağdaş dünya devleti haline sokma gayreti içerisinde olduğunu göstermektedir. Öte yandan, İstanbul’un bazı bölgelerinin su meselesini kökünden çözmek için yeni bir sistem oluşturulmuş, 150 yıl
ilerisine kadar İstanbul’da ciddi bir su sıkıntısı yaşanması engellenmiştir.
İran ile Münasebetler
İran ile Osmanlı Devleti arasında savaşlar devam etmekteydi. İlk savaş 1730 yılında süregeldi. Savaşta Osmanlı’nın üstünlüğü olmasına rağmen sonuç Ahmet Paşa Antlaşması ile bitti. Antlaşmada işgal edilen bölgelerin bir kısmı İran’a geri verildi. Bu sebeple Ahmet Paşa Antlaşması iki devlet tarafından memnuniyetle karşılanmadı. Ardından İran istediği bölgeleri almak için ikinci bir saldırı düzenledi. Savaş yeni İran lideri Şah’ın zaferiyle sonuçlandı. Bu savaşta Tiflis, Revan ve Gence Osmanlı egemenliğinden çıktı. 1742 yılında I. Mahmud İran’dan intikam almak için üçüncü bir savaş açtı. Savaş Osmanlı lehine ilerledi ve Kasr-ı Şirin Antlaşması ile masaya oturuldu. Bu anlaşma günümüz sınırları belirleyen anlaşmadır.
Batı Dünyası ile Münasebetler
Osmanlı’nın doğu cephesinde İran ile yürüttüğü mücadeleden faydalanan Ruslar ve Macarlar iki yeni cephe daha açarak Osmanlı’ya savaş ilan etti. 1736 yılında Ruslar Azak Kalesi’ne saldırdı. 12 Temmuz 1737 tarihinde de Avusturya orduları Osmanlı topraklarını işgale başladı. Sırbistan, Bosna ve Eflâk’ı topraklarına kattı. Beklemediği yerden saldırı alan Sultan I. Mahmud ise devlet adamlarını bu cephelere gönderdi. Osmanlı kuvvetleri Avusturya cephesinde Belgrad’ı alarak Avusturyalılara büyük kayıplar verdirdi. Böylelikle 18 Eylül 1739’da Belgrad Antlaşması imzalandı. Antlaşma ile Osmanlı Avusturya sınırları yeniden çizildi. Aynı yıl Osmanlı Devleti Rusya ile de barış antlaşması imzalayarak 1768 yılına kadar bozulmayacak bir barış ortamı sağladı.
Kanuni Sultan Süleyman döneminden beri Fransızlara ticaret ve gümrük açısından tek taraflı kapitülasyonlar veriliyordu. Ancak bunlar sürekli anlaşma değildi süresi bittiğinde yenileniyordu. Fransızların Rusya ve Arnavutluk ile yapılan antlaşmalarda ara bulucu olarak rol oynaması üzerine 1740 yılında bu ayrıcalıkların süre sınırı kaldırılarak devamlı hale getirildi. Bu ayrıcalıklar Lozan Antlaşması’nın imzalandığı tarih olan 24 Temmuz 1923’te son buldu.
Sultan I. Mahmud’un Ölümü
Osmanlı Devleti Gerileme Dönemi’nde olmasına rağmen yaptıkları yenilikler ile Gerileme Dönemi’ni duraklatabilmeyi başardı. Hayatı boyunca birçok reform, yenilik ve mimari eserlerin altına imzasını attı. Sultan I. Mahmud 13 Aralık 1754 tarihinde ilerleyen hastalığından dolayı hayatını kaybetti. Naaşı İstanbul’da Yeni Cami Turhan Valide Sultan Türbesi’ne defnedildi.
Kaynakça
Kinross, Lord (1997) The Ottoman Centuries, İstanbul: Sander Kitabevi.
Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (2003), Osmanlı Tarihi Cilt (III), Ankara: Türk Tarihi Kurumu Yayınları.
Shaw, Stanford (1976), History Of The Ottoman Empire And Modern Turkey (s. 1280-1808), Cambridge: Cambridge University Press.
Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları (s. 329-347), İstanbul: Oğlak Yayınları.
Yalçınkaya, Mehmet Alaaddin (2002). “XVIII. Yüzyıl: Islahat, Değişim ve Diplomasi Dönemi”. Türkler Ansiklopedisi. Ankara: Yeni Türkiye Yayınları. 12.Cilt, s.479-511.