II. Mahmud

Benzer İçerikler

Genel Bakış

II. Mahmud, 20 Temmuz 1785 tarihinde I. Abdülhamid’in ve Nakşidil Valide Sultan’ın oğlu olarak İstanbul’da dünyaya geldi. Devrin ileri gelen alimlerinden eğitim alma fırsatı buldu. Şehzadelik döneminde tambur ve ney çalmayı öğrenen II. Mahmud, sanatla yakından ilgilenirdi. Adli mahlası ile şiir yazardı ve hat sanatında ustalaşmıştı.

Dört yaşında babasını kaybeden Şehzade Mahmut, amcasının oğlu olan III. Selim’in özel sevgisine ve eğitimine nail oldu. 1807’de gerçekleşen Kabakçı Mustafa İsyanı ile tahttan indirilen III. Selim’in taraftarları onu tekrar başa geçirmek istedi. Alemdar Mustafa Paşa önderliğindeki grupla isyancılar arasında ciddi mücadeleler verildi. III. Selim bu hengamede öldü, Şehzade Mahmud ise kıl payı kurtuldu. Şehzade Mahmud, 28 Temmuz 1808’de 23 yaşında Osmanlı tahtına oturdu.

Saltanatı

Sultan II. Mahmud tahta çıktığı gün hayatını kurtaran Alemdar Mustafa Paşa’yı Osmanlı Devleti’nin vezir-i azamı yaptı. Aynı zamanda kendisini kurtarırken Alemdar Mustafa Paşa’nın karşısına çıkan askerlerin idam emrini verdi. İdam edilenlerin kelleleri meydanda sergilendi. Fakat kendisinin ölüm emrini veren ve kendisinden yaşça büyük erkek kardeşi IV. Mustafa’yı öldürtmedi. Ancak Yeniçerilerin IV. Mustafa’nın tekrar tahta çıkması için örgütlendikleri öğrenildi. Bunun üzerine IV. Mustafa, 27 Kasım 1808’de 29 yaşında iken öldürüldü.

II. Mahmut, III. Selim’in acı bir son yaşadığı ve kendisinin son anda kurtulduğu, ayrıca uzun zaman kafeste yaşadığı Topkapı sarayında ikamet etmedi. Bunun yerine Beşiktaş’ta bir evde ikamet etti. Yalnız resmi durumlar ve protokol için saraya gidiyordu.

Devletin içinde bulunduğu durumu düzeltme ve eski ihtişamına kavuşturmak amacıyla tüm çalışmalarını modernleşme, batının hızlı yükselişini yakalama ve bilim-teknikte ilerlemeye yoğunlaştırdı. İç huzuru ve güvenliği sağlamak adına ayanlarla masaya oturuldu ve “Sened-i İttifak” imzalandı. Ayan; ileri gelen, zengin anlamına gelmektedir. Bu ittifaka göre, ayanlar devlete bağlı kalacak, modernleşme hareketlerini destekleyeceklerdi. Buna karşılık ayanlar, mülk edinebilme ve miras bırakma hakkına sahip olabileceklerdi.

Rusya İle Mücadeleler

Fransa ile sorunlar yaşayan Rusya, Osmanlı Devleti ile mütareke imzalamıştı. Bu mütareke neticesinde iki devlet arasında sulh hakim olmuştu. Rusya, Fransa ile olan sorunlarını çözünce yönünü tekrar Osmanlı topraklarına çevirdi ve Eflak ve Boğdan’ı işgal etti. Bunun üzerine iki devlet arasında savaş patlak verdi. İki taraftan kuşatılan Osmanlı ciddi toprak kayıpları yaşamaya başladı. Rusya, Doğudan Batum, Batı’dan Edirne önlerine kadar gelmişti. Ancak Fransa’nın Rusya üzerine sefere çıkması Osmanlı’ya nefes aldırdı. Rusya ve Fransa savaşını fırsat bilen Osmanlı Devleti, Rusya ile 28 Mayıs 1812’de Bükreş Antlaşması imzaladı. Bu anlaşma ile Besarabya ve bazı bölgeler Rusya’ya bırakıldı. Rusların işgal ettiği
Romanya (Memleketeyn; Eflak ve Boğdan prenslikleri) ve Kafkas bölgesi Osmanlıya kaldı. Bu anlaşmanın en önemli kayıplarından biride Sırpların bağımsızlığının ilk adımı olmasıdır.

Vak’a-i Hayriye

II. Mahmud, Kapıkulu Ocakları’nı ortadan kaldırmak istiyordu ancak bu istek saltanatına mal olabilirdi. Bahane arayan II. Mahmud, tam 17 yıl sabretti. Yunan isyancılar Mora’da ayaklanarak ciddi problemlere neden oldular. Bu problemleri gidermek için sevk edilen askeri birlikler zorlukla isyanı bastırabildi. Yunan İhtilali ile başa çıkamayan askeri birliklerin her an yeniden patlaması muhtemel bir Rus savaşında ne yapabileceği hususu ciddi endişelere yol açtı.

Riskli bir hamle yaptığını bilen II. Mahmud, öncelikle 25 Mayıs 1825’te “Eşkinci Ocağı”nı kurdu. Bu ocaktaki askerler eğitime başladıktan 3 gün sonra Yeniçeri’ler ayaklandı. Durumu haber alan II. Mahmud Sancak-ı Şerifin Sultanahmed Meydanı’na dikilmesini emretti. Bu hamle ile II. Mahmud halkın desteğini arkasına almak istedi. Yeniçeri’lerin zulmünden bıkan halk bu çağrıya uyarak Yeniçeri Kışlalarına girmeye başladı. 6000 Yeniçerinin öldürüldüğü ve yaklaşık 20000 Yeniçeri’nin tevkif ve sürgün edildiği olayda nihayet Yeniçeri ocağı ve alametleri kaldırıldı. Bu ocağın yerine “Asakir-i Mansure-i Muhammediye” adıyla modern Osmanlı ordusu kurulmaya başlandı.

Barbar Avrupa’nın Gerçek Yüzü: Navarin Baskını

Yunan ayaklanmasını bastıran Osmanlı Devleti, Avrupa’yı huzursuz etmişti. İngiltere, Rusya ve Fransa Sırbistan ve Romanya prenslikleri gibi, Osmanlı’ya tabi, fakat iç işlerinde bağımsız bir Yunan prensliğinin teşekkülünü istiyorlardı. Buna izin verilmemesi neticesinde 1827 yazında İngiliz, Fransız ve Rus donanmaları, Mora’nın güneybatı ucunda bulunan Navarin limanına geldi. Burada, Osmanlı ve Mısır donanmalarının en iyi filoları yatıyordu. 20 Ekim 1827 sabahı Müttefik Donanma, milletlerarası hukukun en ilkel kaidelerine aykırı olarak, savaş bayrağı çekmeden Navarin’e girdi. Osmanlı komutanları bu gelişin savaş gayesi taşıdığını sezemedi. Ancak Müttefik Donanma, birden bütün toplarını ateşledi. 3,5 saat içinde 57 Türk gemisi battı ve 8.000 asker şehit düştü.

Islahatlar

II. Mahmud batılı konsepte uygun, modern medreselerin açılmasını sağlarken eğitim şekline ve düzeyine yeni farklılıklar kattı. Halkın daha nitelikli eğitim alabilmesini amaçlayan II. Mahmut, ilkokulu tamamlamayı zorunlu bir hale getirdi. Aynı zamanda Osmanlı tarihinde o döneme kadar hiç kurulmamış harp okulu olan Mekteb-i Harbiye’yi ve tıp okulu olan Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’nin yapılmasını sağlayarak bir ilke imza attı. İlk nüfus sayımı gerçekleştirilirken Osmanlı tarihi boyunca Türkçe olarak hazırlanmış ilk resmi gazete Takvim-i Vekayi, 11 Kasım 1831’de neşredildi. II. Mahmud kılık kıyafet alanında da ıslahat faaliyetlerini devam ettirdi. Kavuk ve sarık kullanımını yasaklarken pantolon, ceket ve fes giyimine zorunluluk getirdi. Kendisi de giyimini bu yönde değiştirerek halka örnek oldu.

II. Mahmud’un Ölümü

Bulaşıcı bir hastalık olan vereme yakalanan II. Mahmud’un sağlık durumu zaman geçtikçe kötüleşmeye devam ediyordu. Doğal ortamın kendisine iyi geleceği düşüncesine sahip olan II. Mahmud saraydan ayrılarak Üskadar’a yol aldı. Hastalığının daha fazla ilerlemesinin üzerine Şehzade Abdülmecid’in babasının yerine geçebilmesi için hekimlerin gerekli tedavileri II. Mahmud’a uygulamadığı yönünde söylentiler ortaya çıktı. II. Mahmud’un kulağına giden söylentiler onun hüzün yaşamasına sebep oldu. Sultan II. Mahmud 1 Temmuz 1839 tarihinde 53 yaşında iken hayatını kaybetti. Vefatından sonra Şehzade Abdülmecid Osmanlı Devleti’nin 31. hükümdarı olarak tahta geçti.

Kaynakça

Öztuna, Yılmaz (1989), İkinci Mahmud, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları.

Kinross, Lord (1977), The Ottoman Centuries, İstanbul: Sander Kitabevi.

Finkel, Caroline (1999), Rüyadan İmparatorluğa Osmanlı, İstanbul: Timaş Yayınları.

Sakaoğlu, Necdet (1999), Bu Mülkün Sultanları (s. 415-435), İstanbul: Oğlak Yayınları.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
İlginizi Çekebilir