Kanuni Sultan Süleyman

Benzer İçerikler

Onuncu Osmanlı padişahı (1520-1566). Türklerin “Kanuni”, Avrupalıların ise “Muhteşem” veya “Büyük Türk” sıfatını verdikleri I. Süleyman, Osmanlının karada ve denizde yaşadığı en parlak dönemine hükmeden ve en uzun süre tahtta kalan (46 yıl) padişahtır.

Çocukluğu ve Şehzadelik Yılları

Kanuni Sultan Süleyman, 6 Kasım 1494’de Yavuz Sultan Selim’in ve Ayşe Hafsa Hatun’un oğlu olarak Trabzon’da dünyaya geldi. İlk öğrenimini Trabzon’da yaptı. 7 yaşında İstanbul’a gönderildi. Burada yoğun bir şekilde edebiyat, tarih, fen ve din eğitimi aldı.

Kanuni Sultan Süleyman Portresi
Kaynak: wikipedia

Osmanlı geleneğinde genellikle şehzadelere on yaşından itibaren sancak verilirdi. Ancak II. Bayezid ve oğullarının siyaseti ile Süleyman’a herhangi bir sancak uygun görülmedi. Bu duruma çok öfkelenen Yavuz Sultan Selim’in ısrarı üzerine II. Bayezid tarafından Süleyman’a Kefe Sancağı verildi. On beş yaşına gelince Karahisar Sancakbeyliğine atandı. Buradan da Bolu sancakbeyliğine gönderildi (1509). Yavuz Sultan Selim’in giriştiği taht mücadelesine destek verdi. Yavuz taht mücadelesini kazandıktan sonrada İstanbul’a çağrıldı. Burada bir süre kaldıktan sonra Manisa sancakbeyliği verildi (1513).

İran ve Mısır seferleri sırasında Rumeli’yi korumak göreviyle Edirne’de veya zaman zaman İstanbul’da saltanat vekilliğinde bulunmuş ve gerek bu görevi gerekse Şehzadelik yılları ona idari tecrübe kazandırmış; padişah olacağına emin olarak muhtemel idareci kadroları da daha o yıllarda tespit etmişti. Yakın arkadaşı, ileride adeta ikinci bir padişah gibi hareket edecek olan İbrahim Paşa da dahil, diğer birçok bürokrat Manisa‘daki Şehzadelik yıllarından beri onun yanında yer almış ve bu kadrolar onunla birlikte İstanbul’a gitmişti.

Edirne’de bulunan ve sefer hazırlığı yapan Yavuz Sultan Selim’in hastalığı artınca Şehzade Süleyman İstanbul’a çağrıldı. Ancak kendisi İstanbul’a ulaşamadan, 21 Eylül 1520 tarihinde Cuma akşamı Yavuz Sultan Selim öldü. Başka erkek kardeşi olmayan Süleyman İstanbul’a gelerek padişah oldu (1520).

Kanuni Sultan Süleyman Dönemi

Hükümdarlığının İlk Yılları

Sultan Süleyman 30 Eylül 1520 tarihinde tahta oturduktan hemen sonra, önce kendi tebaasına yönelik bir icraat yaparak Tebriz’den ve Kahire’den getirilen 600-800 kadar sanatkâr, ümera ve benzerlerinin memleketlerine dönmelerine izin vermekle işe başlamış, İran’la yapılan ipek ticareti üzerindeki yasağı kaldırmış, bu ticaret dolayısıyla malları müsadere edilen tüccarın zararlarını karşılamış, zulümle meşhur, halka baskıda bulunan idareci ve askerleri cezalandırmıştı.

Yavuz Sultan Selim zamanında Şam beylerbeyiliğine atanan eski Memlük emiri Canberdi Gazali isyana kalkıştı. Melikül-Eşref unvanıyla hükümdarlığını ilan etti. Bunun üzerine vezir Ferhat Paşa Gazali’nin üzerine gönderilerek isyan bastırıldı. Canberdi Gazali ise yakalanarak öldürüldü.

Avusturya – Macaristan Seferleri

Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı aleyhine faaliyette bulunan Macarlara yönelik savaş hazırlıklarına başladı. Orta Avrupa’nın giriş kapısı niteliğine sahip olan ve I. Mehmet zamanında alınamayan Belgrad’ı ele geçirmeye karar vermişti. Gerekli hazırlıklar yapıldıktan sonra, padişah büyük bir ordu ile sefere çıktı. Savaş meclisinde alınan karara göre önce Boğürdelen kalesi alındı; daha başka kaleler de ele geçirildi. Belgrad önlerine gelindi. Şehir her yandan kuşatıldı. Kale komutanı, Belgrad’ı teslim etmek zorunda kaldı (1521). Böylelikle Osmanlı Devleti’nin sınırları Macaristan’a kadar uzadı.

Bir sonraki yıl Rodos Şövalyeleri’nin yer aldığı Akdeniz’deki Rodos Adasına karadan sefer düzenledi. Rodos Adası da 26 Aralık 1522’de Osmanlı Devleti’nin yönetimi altına girdi. Osmanlı ordusu 23 Nisan 1526’da yönünü tekrar Macaristan’a doğru çevirdi. Bunun üzerine Macaristan Kralı II. Lajos büyük bir ordu hazırladı. Osmanlı ordusu ile Mohaç Meydanında karşı karşıya gelen Macar Ordusu büyük bir hezimet yaşadı. 29 Ağustos 1526 tarihinde yaklaşık iki saat süren savaşta, Macar Kralı II. Lajos öldü. Osmanlı Devleti, Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına katmak yerine Macar yerli halkından biri olan I. Janos’u Macar Kralı olarak atadı. Ancak bu durum Osmanlı-Avusturya savaşlarının başlamasına neden oldu.

Alman taraftarlar, Macar tacı için, eski kralın akrabası olan ve daha önceki anlaşmayla hakların kendisine ait olduğunu iddia eden V. Karl’ın kardeşi Avusturya Arşidük’ü Ferdinand’ı taht için desteklemişlerdi. Ferdinand da bu durumdan güç alarak Janos’u tahttan indirdi. Bunun üzerine Osmanlı ordusu 27 Eylül’de Viyana’yı abluka altına aldı. Ancak yaşanılan olumsuz koşullar nedeniyle bir sonuç elde edilemedi.

Bu başarısızlıktan sonra Ferdinand yeniden Macar topraklarına saldırdı. Kanuni Sultan Süleyman da bu durum karşısında 1532 yılında Alman Seferini başlattı. Ancak Osmanlı Devleti’nin karşısına hiçbir güç çıkmaya cesaret edemedi. Bunun üzerine Avusturya, Osmanlı Devleti’ne barış teklif etti. İki ülke arasında 1533 yılında İstanbul Antlaşması yapıldı. Bu antlaşmaya göre Ferdinand, Macaristan üzerinde hak iddia etmeyecek ve elinde bulundurduğu Macar toprakları için Osmanlı Devleti’ne yıllık 30.000 altın ödeyecekti.

Macar Kralı I. Janos ölmesi üzerine Ferdinand, Macar topraklarına bir kez daha saldırdı. Bunun üzerine yeniden sefere çıkan Kanuni Sultan Süleyman, 1541’de Macaristan’ı doğrudan Osmanlı topraklarına kattı. On iki sancaktan oluşan Budin Beylerbeyliği’ni kurdu.

Avusturya’nın Erdel’in iç işlerine karışması üzerine 1551’de savaşlar yeniden başladı. Bu savaşlar 1562’de barış sağlanana kadar sürse de bir sonraki dönemlerde de devam etti.

İran, Fransa ve Portekiz İlişkileri

Kanuni Sultan Süleyman 1534, 1548 ve 1553’te İran üzerine üç sefer düzenledi. Osmanlı İmparatorluğuna karşı koyamayan İran barış istedi. 1555’te iki ülke arasında Amasya Antlaşması imzalandı. Antlaşmaya göre Tebriz, Erivan, Bağdat, Irak ve Doğu Anadolu Osmanlı Devleti’ne bırakıldı. Osmanlı Devleti ve İran arasındaki ilk resmi antlaşma ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinin güvenliği sağlanmış oldu.

Bu dönemde gerek Hint deniz yollarının keşfinde, gerekse Avrupa deniz gücünde etkin rol alan bir diğer devlette Portekizlilerdi. Kanuni Sultan Süleyman Portekizlilerin Akdeniz, Hint ve Atlas okyanuslarındaki egemenliğini kırmak amacıyla Hint Deniz Seferlerini başlattı. Bu seferler sonucunda Portekizlilerin Akdeniz’deki hakimiyetine son verildi.

Doğudaki sınırlarını güvence altına alan Kanuni Sultan Süleyman, Avrupa’nın Osmanlı tehlikesine karşı geliştirdiği yeni ittifak arayışlarını ve alternatif ekonomik çözümleri önlemeye odaklandı. İspanya kralı V. Karl’ın Fransa’ya karşı izlediği sert tavrı fırsat bilen Kanuni sultan Süleyman denge unsuru oluşturmak ve Haçlı birliğini dağıtmak amacıyla Fransa’ya kapitülasyon (ayrıcalık) tanıdı. Bunun yanında Hint deniz ticaret yolunun keşfedilmesiyle canlılığını kaybeden Akdeniz ticaretini eski haline döndürmek amacıyla Fransa’ya bazı ticari ve hukuki ayrıcalıklar verdi.

Barbaros Hayreddin Paşa ve Preveze Deniz Muhaberesi

Kanuni, İran seferine çıkmadan önce, ünlü Türk denizcilerinden Barbaros’u, Osmanlı hizmetine almış, ona Hayreddin unvanını vermiş, kaptanıderyalığa ve Cezayir beylerbeyliğine atamıştı. Osmanlı Donanmasının gücünü katlayan Barbaros Venediklilere bağlı olan adalara Türk egemenliğini kabul ettirdi. Kanuni, Boğdan seferine çıktığı sırada 28 Eylül 1538’de Preveze’de Osmanlı donanması ile Papa III. Paulus’ün önderliğindeki Haçlı donanması karşı karşıya geldi. Muharebe sonucunda Haçlı donanması ağır bir yenilgiye uğratıldı. Böylece Osmanlı’nın Akdeniz’deki üstünlüğü kesinleşti.

Şehzade Mustafa Olayı

Şehzade Mustafa, Kanuni Sultan Süleyman ve Mahidevran Sultan’ın oğludur. 1515 yılında Manisa’da dünyaya geldi. 1534-1541 yılları arasında Manisa Sancakbeyi olarak görev yaptı. Osmanlı geleneğinde Manisa’da Sancakbeyliği yapan şehzade veliaht olarak görülüyordu.

Şehzade Mustafa’nın ölümü ile ilgili iki görüş belirtilir. İlk görüş daha çok bilinen ancak doğruluğu şüpheli bir anlatımdır. Bu görüş;

Kanuni Sultan Süleyman’ın eşlerinden biri olan ve sarayda etkili faaliyetlerde bulunan Hürrem Sultan’ın telkinleriyle Şehzade Mustafa gözden düştü. Hürrem Sultan oğullarından birinin tahta geçmesini arzu ediyordu. Şehzade Mustafa 16 Haziran 1541’de Amasya Sancakbeyliğine atandı. Manisa’ya Şehzade Mehmed gönderildi.

Halk, askerler ve idareciler tarafından çok sevilen Şehzade Mustafa’nın Amasya’ya gönderilişi tepkiye yol açtı. Bu tepkilerin dindirilmesini sağlamak için Mustafa’nın veliahtlığının devam ettiği açıklandı. Sadrazam Damat Rüstem Paşa ve Hürrem Sultan Mustafa’yı tamamen gözden düşürmek amacıyla tezgah kurdular ve onu ihanetle suçladılar.

İkinci görüş ise gerçekliği tarihi kaynaklara dayanılarak anlatılır. Bu anlatım;

Şehzade Mustafa’nın Manisa Sancakbeyliği döneminde babasının tahtına göz dikmesi ve bu yönde faaliyetlerde bulunması nedeniyle Amasya’ya gönderildi. Vakanüvis Peçevi İbrahim Efendi kaynaklarında bu olayla ilgili sarahaten Şehzade Mustafa’nın isyan düşüncesinde olduğu ve askerinde onu istediğini yazmıştır.

Bunun yanında Osmanlı hanedan geleneğinde sakal bırakmak padişahlara özgü bir durum ve padişahlık alametidir. Şehzade Mustafa’nın sakal bırakması huzursuzluk meydana getirdi. Bunun üzerine Şehzade Mustafa Kanuni’nin huzuruna çıkarıldı. Şehzade Mustafa babasından özür diledi. Ancak tekrar sakal bıraktı.

Şehzade Mustafa’nın isyana kalkışacağı yönündeki söylentilerin doğruluğunu ispatlamak için Sokullu görevlendirildi. Sokullu isyan fikrinin doğruluğunu padişaha raporladı. Ayrıca İran Şahı ile temasta olması Şehzade Mustafa’nın idam edilmesine sebep oldu. Anlatıldığı gibi Hürrem Sultan’ın ve Rüstem Paşa’nın bu konu ile alakaları olmadığı belirtilmektedir.

Şehzade Mustafa’nın Ölümü

Şehzade Mustafa bu durumdan kurtulmak ve babasının elini öpmek için padişahın huzuruna çıkmak istedi. Ancak çadıra girdiğinde karşısında 8 cellat gördü. Şehzade o cellatlardan kaçmayı başardı. Dönemin en iyi güreşçisi Zal Mahmud Ağa Mustafa’yı yakaladı ve boğdu.

Şehzade’nin ölümü halkta ve Yeniçerilerde büyük üzüntüye yol açtı. Bu üzüntünün önüne geçmek isteyen Kanuni Sultan Süleyman Sadrazam Damat Rüstem Paşa’yı görevinden aldı, oğlu Şehzade Mustafa için hayırlar işledi. Ancak devlet içinde meydana gelen çatlağın önüne geçemedi.

Kanuni Sultan Süleyman’ın Ölümü

Kanuni Sultan Süleyman, Osmanlı kuvvetleri ile birlikte 6 Ağustos 1566 tarihinde Zigetvar Seferine çıktı. Fakat seferin kesin sonucunu göremeden 7 Eylül 1566 tarihinde, 71 yaşında vefat etti. Ölüm sebebinin tam olarak açıklanamamasıyla beraber beyin kanaması geçirdiği ifade edilmiştir. II. Selim babasının ölümü üzerine 30 Eylül 1566’da Osmanlı Devleti’nin on birinci hükümdarı olarak tahta geçti.

Kaynakça

  • Niyazi Akşit, “Süleyman 1. (Kanuni)”, A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ansiklopedisi, (Erişim 23 Nisan 2022)
  • Prof. Dr. Feridun Emecen, “Sultan Süleyman Çağı ve Cihan Devleti”, Türkler, Cilt: 9, Yeni Türkiye Yayınları, 2002, s. 501-520.
İlginizi Çekebilir

Jül Sezar (Julius Caesar)

Çocukluk DönemiJül Sezar, MÖ 100 yılında Roma'nın Subura kentinde aristokrat ancak zengin olmayan bir ailede dünyaya geldi. Tam adı...