Lev Tolstoy

Benzer İçerikler

Rus yazar (1828-1910)

Hayatı

Lev Nikolayeviç Tolstoy Rusya’nın Tula eyaletinde dünyaya geldi. Zengin bir toprak sahibini oğluydu. 2 yaşında annesini 9 yaşında babasını kaybetti. 1844’te, 16 yaşında, Kazan Üniversitesi’nde hukuk ve dil okumaya başladı, burada Fransızca öğrendi. Ancak ekonomik nedenlerle üniversiteyi bırakıp doğduğu şehrin topraklarına geri döndü (1847).

L. N. Tolstoy
L. N. Tolstoy

Bu topraklarda çalışan köylülerle yaşamaya başladı, onlara yardım etti. Yazarlığa bu dönemlerde başladı. Orduda görev alarak Kafkasya seferine ve Kırım savaşına katıldı. Savaş bitince ordudan ayrıldı. İsviçre, Fransa ve Almanya’ya bir gezi yaptı. Buradan gördükleri okulları örnek alarak dönüşünde bir okul kurdu. 1862 yılında kendisinden 16 yaş küçük olan Sophia Andreevna Behrs ile evlendi. Çiftin on üç çocuğu oldu. Bu çocuklardan beşi erken yaşta öldü. Sophia, Tolstoy’un en büyük eserlerini icra ederken sekreteri, düzeltmen okuyucusu ve finans müdürü olarak görev yaptı. En büyük eserlerini evliliğinin mutlu ve umutlu geçen ilk yıllarında verdi.

Tolstoy’a Ait Video Görüntüleri ve Konuşmaları

Tolstoy’un inancında radikalleşmesi ve toplumsal sorunlara karşı geliştirdiği hassasiyet evliliğinin de kötüye gitmesine neden oldu. Sıkıntılı bir dönemden sonra evden ayrıldı. Bir kasaba istasyonunda öldü ve doğduğu topraklara defnedildi (1910).

Tolstoy’un Edebi Kariyeri ve Kişiliği

Tolstoy’un ilk eseri “Çocukluk” adlı otobiyografisidir. Can sıkıntısını gidermek için yazdığı bu otobiyografiyi bir dergiye gönderdi. Derginin editörü bu çalışmayı çok beğendi ve Tolstoy’u yeni şeyler yazmaya ikna etti. Böylece ünlü edebiyatçının yazarlık hayatı başladı.

Rus Edebiyatının mihenk taşı olan Tolstoy genelde “Savaş ve Barış” ve “Anna Karenina” adlı, hala popülerliğini koruyan klasik romanlarından tanınır. Fakat Tolstoy’u bu iki kitabın arasına sıkıştırıp anlamaya çalışmak büyük bir eksikliktir.

Tolstoy’un fikirsel dünyasını anlamak için okunması gereken ilk eser “İtiraflarım” adlı kitabıdır. Yazar eserde insanların maddi-manevi dünyalarına dair açıklamaları ve kendi içsel çelişkilerini sade bir şekilde dile getirir.

Tolstoy dönemin koşulları ile birlikte tarihsel kırılmayı da görmekteydi. Felsefi görüş olarak Auguste Comte‘un pozitivizminin baskın olduğu H.Spencer, A.Schopenhauer ve I. Kant gibi filozofların eserlerinin yanında doğa bilimlerinin de gelişmesiyle Avrupa’da çok sayıda genel geçer bilgi değişmeye başlamış, bir taraftan da Fransız İhtilali’nin etkileri sürmekte olup Saint Simon, Marx ve Rousseau’nun fikirleri toplumsal dinamikleri daha da sarsmıştı.

Bu sarsıntıdan Rus İmparatorluğu da nasibini aldı. Üretim araçlarının gelişip endüstrileşmeyle beraber Gogol’un Ölü Canlar adlı eserinde de çarpıcı bir şekilde anlattığı Rus feodal yapısı değişmeye ve sanayinin öncülüğünde yeni işçi sınıfı oluşmaya başlamış, yoksulluktan ve savaşlardan bıkmış halkta da yer yer ayaklanmalara varan sosyal olaylar gittikçe yaygınlaşmaktaydı. Buna paralel olarak da şiddetin dozu her geçen gün artıyordu.

Tüm bu fikir bombardımanı ve toplumsal değişme içinde Tolstoy da herkes gibi sığınacak bir liman aramaktaydı. Yer yer nihilizme ve ateizme kadar giden iç dünyasındaki savaştan en sonunda resmi kiliseleri ve doktrinlerini reddedip sadece İncil’i ve İsa peygamberin hayatını ele alıp merhamet duygusu temelinde anladığı ve yorumladığı dini görüşüne, Henry D. Thoreau’nun sivil itaatsizlik ve Henry George’un mülkiyet görüşlerini de katarak oluşturduğu, bugün Hristiyan Anarşizmi olarak bilinen fikri eylemsel noktaya gelmiştir. (Klasik Anarşizm her türlü otoriteyi reddederken Hristiyan Anarşizmi, Tanrı haricindeki otoriteleri kabul etmez.) Buna paralel olarak askerlik üzerine vicdani ret kavramını da tartışmıştır. “Tanrı’nın egemenliği içinizdedir” ve “Askerlik Üzerine” adlı eserlerinde de bu konulara daha da açıklık getirmeye çalışmıştır.

1857 yılında Avrupa’da yaşanan karışıklıkta askerlerin halka yönelik toplu infazına şahit olmuştu. Bu durum onda yönetimlere karşı ciddi bir güvensizlik doğurdu. Yönetimlerin sadece vatandaşları sömürecek ve yozlaştıracak bir aygıt olduğuna inanmıştı. Ömrünün son dönemlerine doğru olgunlaşan fikirlerini müteakip elindeki tüm mal varlığını topraksız köylülere dağıtarak mülksüz bir hayata geçiş yapmış ve insanoğlunun haksızlıklara karşı mücadelesinde de şiddeti reddederek Pasifizmi savunmuştur. Daha sonra Mahatma Gandhi’nin Hindistan’ın bağımsızlık sürecinde takip ettiği yöntem, meşhur “Tuz Yürüyüşü” de dahil bu felsefe üzerindedir.

Eserleri

  • Çocukluğum
  • İlk Gençlik
  • Gençlik
  • Sivastopol Serisi
  • Kazaklar
  • Savaş ve Barış
  • İnsan Ne ile Yaşar
  • Ivan Ilyiç’in Ölümü
  • Anna Karenina
  • Kroyçer Sonat
  • Diriliş
  • Hacı Murat
  • Sergi Baba
  • Efendi ile Uşağı

Kaynakça:

  • Thoughtco
  • A’dan Z’ye Kültür ve Tarih Ansiklopedisi
Önceki İçerik
Sonraki İçerik

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Jül Sezar (Julius Caesar)

Çocukluk DönemiJül Sezar, MÖ 100 yılında Roma'nın Subura kentinde aristokrat ancak zengin olmayan bir ailede dünyaya geldi. Tam adı...

Kristof Kolomb

Frederic Chopin

Cem Sultan