İçindekiler
Eskiçağ’da, Batı Anadolu’da kurulmuş bir devlet.
Lidya Krallığı
Menderes ve Gediz ırmakları arasında kalan yere “Lidya” adı verilmiştir. Burası önceleri büyük Hitit Devleti’ne bağlıydı. Yöre halkı, Frigler’in güçlü olduğu zamanlarda onların egemenliği altında yaşadı. Kimmerler’in Frig Devleti’ni yıkmasından sonra da Tire Beyi Giges Bağımsız Lidya Devleti’ni kurdu.
Lidya’da Mermnadlar ya da “Şahin Krallar” adıyla anılan hanedanının kurucusu olan Giges, Lidya’nın en büyük hükümdarlarından biridir. Devletin sınırlarını genişletti, ticaretin ve tarımın gelişmesine önem verdi. Dönemin güçlü devletleri Asurlular ve İyonlar’la iyi geçinerek dış tehditlerden ülkesini korudu. Efes’ten başlayan ve başkent Sard’dan geçerek Ninova’ya kadar uzanan “Kral Yolu”nu yaptırdı. Bu yol üzerinde konak yerleri kurarak güvenliği sağladı.
Kimmerler tarafından baskı altında tutuldu. Bu durumu önlemek adına ittifaklar geliştirmeye çalıştı. Kimmerler’in ilk saldırısını savuşturdu. İkinci saldırıda yenildi ve savaş alanında öldü (M.Ö. 662). Giges’in ölümünün akabinde yerine oğlu Ardis geçti. Asurlular’ın yardımıyla Kimmerler ülkeden çıkarıldı.
Kral Alyat zamanında sınırlar doğuda Kızılırmak boylarına kadar genişletildi. Bu sırada Medler’in ünlü kralı Keyaksar da Anadolu’nun doğusunu ele geçirerek Kızılırmak’a kadar ilerlemişti. İki büyük hükümdar arasında başlayan savaş beş yıl sürdü ve kesin bir sonuç alınamadı. Tam da bu zamanda gerçekleşen güneş tutulması, tanrıların savaş istemediği şeklinde yorumlandı. Alyat ve Keyaksar Kızılırmak’ı sınır çizerek barış imzaladılar (M.Ö. 585).
Alyat zamanında Lidya Devleti en geniş sınırlarına ulaştı. Alyat ölünce yerine Kroisos (Türk kültüründe “Karun” olarak tanınan ünlü hükümdar) geçti (M.Ö. 560). Kroisos, Efes kentini ve Anadolu’nun bir çok yerini yönetimi altına aldı. Onun hükümdarlığı süresince Lidya en parlak dönemini yaşadı. Başkent Sard şehri bir altın hazinesi haline geldi Saraylar, tapınaklar ve anıtlar yapıldı. Kroisos, ünlü bilginleri, filozofları ve şairleri sarayında topladı, hepsine aylık bağladı. Fakat ülkenin savunmasına ve askerliğe gereken önemi vermedi. Sadece ücretli askerlerden oluşma, sadakatleri kuşku götüren zayıf bir ordu kurdu.
Pers hükümdarı Keyhüsrev ordusuyla Anadolu’ya girdi. Kroisos da paralı askerlerden oluşan kuvvetleriyle ona karşı çıktı. Kızılırmak boylarında yapılan savaşı Keyhüsrev kazandı. Kroisos Sard kentine çekildi. Pers ordusu da onu izleyerek Lidya’nın başkentine yaklaştı. Kroisos, komşu devletlerden yardım alamadı. Yapılan ikinci savaşta Lidyalı askerlerin atları Pers ordusunda bulunan develerden ürktü ve ordu dağılmaya başladı. Keyhüsrev, on dört gün süren bir kuşatmadan sonra Sard’ı da alarak Lidya Devleti’ne son verdi (1.Ö. 546). Böylece bütün Anadolu Persler’in yönetimi altına girdi.
Lidya Devleti zamanında doğu ile batı arasında ticaret çok gelişti ve Lidya zenginliğin, refahın simgesi bir diyar haline geldi. Öyle ki Lidya’nın bu dillere destan zenginliği, ondan binlerce yıl sonra aynı topraklarda hüküm süren Türkiye Cumhuriyeti’nde bile “Karun gibi zengin olmak” şeklindeki halk deyişine kaynaklık etmiştir.
Lidya Devleti’ni kral ile ortaklaşa büyük tüccarlar ve toprak sahibi soylular yönetirdi. Alışverişte takası terk ederek “para” kullanılmasını ilk kez Lidyalılar uyguladılar (M.Ö 7. yüzyıl). Böylece günlük yaşamda çok güç olan değiş tokuş yöntemi ortadan kalkmış oldu, yerini fasulyeye benzeyen metal sikkeler aldı. Paranın tedavüle girmesinden sonra ekonomik hayatta büyük ölçüde genişleme sağlanırken, ticaretin yanında dokumacılık, çömlekçilik, deri ve madencilik alanında da büyük ilerlemeler kaydedildi. Yanlarında para bulundurmayan, ancak borcuna bağlılık konusunda güvenilir sayılan kimi Lidyalı tüccarlar, ticari faaliyetleri sırasında veresiye alışveriş yapmalarını sağlayan imparatorluk damgalı bazı madeni levhalar taşırlar, bunları gerektiğinde mal aldıkları toptancılara gösterirlerdi. Bu levhalar işlev bakımından günümüzde kullanılan kredi kartlarına benzerlik gösterirdi.
Sıkça Sorulan Sorular
Lidya’nın Başkenti Neresidir?
Lidya’nın başkenti Sardes, Manisa ve İzmir sınırlarında yer almaktadır. Sardes, antik çağda Asya’nın en büyük şehirlerinden biriydi. Altın madenciliği sayesinde ticarette, tarımda, hayvancılıkta çok gelişmişti. Özellikle Kroisos döneminde ün ve zenginlik kazanmıştı. Manisa’nın Salihli ilçesinde Sardes’e dair önemli kalıntılar bulunmaktadır.
Parayı İlk Kim Kullandı?
Lidyalıların madeni parayı basan ilk insanlar olduğu bilinmektedir. Bu buluşun kesin tarihi bilinmemektedir. Altın ve gümüşün doğal bir alaşımı olan elektrum sikkeler M.Ö. 7. yy sonuna doğru kullanılmaya başlandı. Saf altın ve saf gümüş para basan ilk insanlarda Lidyalılardır.
Lidya Halkı Türk mü?
Lidyalılar Hint-Avrupa, Hitit, Palaik ve Luvi kökenli dile sahiplerdi. Bu dağılım içerisinde Hint-Avrupa kökenli kelimeler ağırlıktaydı. Bunun yanı sıra Doğudan geldiklerine dair bilgiler de bulunmaktaydı. Bu sebeple Hint-Avrupa kökenli bir topluluk olduğu düşünülmektedir.
Tarihçi Heredot’a göre İtalya’daki Etrüsklerin ataları Lidya halkıdır. Lidya bölgesinde yaşanan kıtlık neticesinde bu halklar göç ederek İtalya bölgesine yerleşmişlerdir.
Karun Kimdir?
Kroisos (Karun), Lidyalıların zenginliğiyle ün salmış kralıydı. “Karun kadar zengin” deyimine veya “Karun” (TDK: Çok zengin kimse / Kur’an’da kendisinden çok zengin olarak söz edilen ve bütün mal varlığı bir anda yok olan kişi.) kelimesine anlam veren kişidir.
Dünyanın Yedi Harikasından biri olan Efes’teki büyük Artemis Tapınağı’nın inşasını finanse eden Kroisos’tu. Kroisos’un efsanevi bir şahsiyet olduğunu iddia edenlerde bulunmaktadır. Ancak hem Kuran’da yer alması hem de Artemis Tapınağı’nın (Şu anda British Museum’da sergilenmektedir) sütunlarından birinin tabanında onunla ilgili bilgi bulunması onun gerçekliğinin kanıtıdır.