Bilimsel adı, yani Latince adı Scarabaeus sacer olan bok böceği Mısır mitolojisinde kadim bir yer bulmuştur. Eski Mısır’da bok böcekleri yaşamın, ölümsüzlüğün ve var oluşun simgeleriydiler. Onlara göre güneşin evreleri yaşamın evrelerini gösterirdi. Güneşin doğumu yaşamın başlangıcı, batışı ise ölüm anlamına gelirdi. Eski Mısırlılar bok böceğinin güneş tanrısının belirtisi olduğuna inanmaktaydılar.

Bu böceklerin figürleri ve hiyeroglifleri Mısır’ın dinsel ayinlerinde karşımıza çıkmaktadır. Bu böceklere yüklenen anlamların ilginç yönleri bulunmaktadır.

Bunlardan bazılarına değinecek olursak; bu böcekler dışkıları yuvarlayarak büyütmeye çalışır. Larvalarını bu kürenin içine aşılayıp yuvasına doğru yuvarlayarak gömer; yirmi dört gün sonra suya götürür ve yavruları serbest kalır. Burada yuvarlanan dışkı küresinin temsil ettiği olgu güneştir. Güneşin cennetin içerisinden geçirilerek yeninden ortaya çıkmasını açıklamaktadır. Yani güneşinde bir güçle itilmesi demektir.

Kozmoz’da yuvarlanan ateş küresini iten güç Ra‘nın kendisinden başkası değildir. Gökyüzünde yükselen Ra’nın simgesidir. Yani Ra’nın böcek tanrısı şeklini temsil etmektedir. Böceğin üreme biçimi kendi kendini doğuran güç yani yaratıcı güç “Ptah”ın evrendeki nesneleri şekillendirerek oluşturmasını temsil eder. Bu güç, var edileni biçimlendiren güçtür. Bahsedilen “Ptah” ise Antik Mısır’da evreni ve diğer her şeyi yarattığına inanılan tanrıdır.

Bok böceğine atfedilen bir diğer anlam ise tüm hayvanların ilki ve kökeni olduğuna inanılmasıdır. Bu nedenle böcek, güneşin doğuşunun tanrısı Khepri ile özdeşleştirildi. Khepri’yi bok böceğinin başıyla tasvir eden freskler ve takılar bulunmuştur. Bu kalıntılar taştan yapılmış yeşil veya altın boya ile kaplanmıştır.

Bir diğer anlamı ise reenkarnasyon ile ilişkilidir. Böceğin larvalarının olgunlaşıp topağın içerisinden çıkması yeniden doğuşu yani reenkarnasyonu simgeler. Ölümden sonraki hayatta tekrar beden bulmaları için insanlar mumyalanır ve mumyalama esnasından kalp çıkartılarak yerine altın bir bok böceği heykeli konur.
Edebiyatta da bu böcek ile ilgili yazılar bulunmaktadır. Ezop’un bununla ilgili ‘’Bok Böceği ve Kartal’’ isimli bir fabl’ı bulunur. Bu fablda kartal, böceğin tüm yalvarışlarına rağmen bir tavşanı öldürür. Bunun üzerine intikam için böcek kartalın yumurtalarını yok eder. Kartal da önlem amaçlı Olimpos’a uçarak kalan yumurtalarını Zeus’un kucağına bırakır ve onları korumasını rica eder. Bunun üzerine böcek Zeus’a gider ve saldırır. Yaşanan karmaşada yumurtalar kırılır. Zeus daha sonra kartalın böceğin ricasını dinlemediğini öğrenir. Kartalı azarlar ve böcekten uzak durmasını rica eder ancak böceği ikna etmekte başarısız olur. Bu yüzden kartalların üreme mevsimini böceklerin yer yüzünde olmadığı zaman gerçekleşecek şekilde değiştirir.

Antik Mısır’ın bu kutsal böceği, günümüzde bile geçerli tılsımlardan biridir. Bu tılsım dünyadaki tılsımlar arasında en uzun geçmişe sahip olan tılsımdır. Bu böceğin olduğu yüzük, küpe ve broşlar bugün hala uğur olarak kullanılmaktadır.