İçindekiler
Orhan Bey Kimdir?
Osmanlı Sultanları’nın ikincisi olan Orhan Bey, 1281 yılında Söğüt’te doğdu. 1362 yılında Bursa’da vefat etti. Babası Osmanlı Sultanlarının ilki ve Osmanlı Devletinin kurucusu Osman Bey’dir.
Orhan Bey Dönemi İlkleri
- İlk Sultan ünvanı kullanıldı.
- İlk defa bir beyliğe son verildi (Karesioğulları)
- İlk tersane açıldı (Karamürsel)
- İlk bedesten açıldı (Bursa)
- İlk saray yapıldı (Bey Sarayı)
- İlk medrese açıldı (İznik Medresesi)
- İlk müderris atandı (Davud’u Kayseri)
- İlk cami yapıldı (Hacı Özbek Cami)
- İlk defa kul sistemi başladı (Gayri müslim devlet görevlisi alındı)
- İlk bütçe hazırlandı
- İlk kez Rumeliye geçildi (Çimpe Kalesi)
- İlk gümüş para basıldı (Akçe)
- İlk ordu kuruldu (Yaya ve Müsellem)
- İlk divan kuruldu (Divan-ı Hümayun)
- İlk vezir ataması yapıldı (Alaaddin Paşa)
- İlk iskan politikası yapıldı
Orhan Gazi’nin Beyliğe Geçişi
Silah kullanma ve savaş taktiklerinde usta olan Orhan Gazi, gençliğinden itibaren Bizans tekfurları ile yapılan savaşlara katıldı ve ordu içinde güven kazandı. Osman Gazi 1320 yılından itibaren yaşı ve romatizma hastalığı nedeniyle Orhan Gazi’yi seferlerde kumandan tayin etti. Birçok savaşa kumandan olarak katılan Orhan Gazi bu sayede askeri tecrübe kazanmış oldu.
Osman Bey hayattayken yaptığı son sefer Adranoz Kalesi (Orhaneli) üzerinedir (1323). Bu tarihten sonra Osman Bey öldü. (Osman Gazi’nin ölüm tarihi ile ilgili net bir bilgi yoktur. Bazı tarihçilere göre Osman Gazi Bursa’nın fethine kadar yaşadığı ve Bursa’nın fethini öğrendiği yönündedir. Bu görüşe göre Orhan Gazi’nin beyliği resmi olarak Bursa’nın fethinden sonra gerçekleşmiştir.) 1324 yılında boş kalan beylik mevkisine Orhan Bey geçmiştir.
Bursa ve İzmit’in Fethi
Mudanya’yı fetheden (1321) Orhan Bey, Bursa’nın denizle olan bağlantısını kesti. 1325’de de Bursa’nın güneyindeki Atranos’u fethedince şehrin ablukasını artırdı. 1326 yılında Bursa’nın Pınarbaşı mevkiine gelerek karargahını kurdu ve kaleyi kuşattı.
1314 yılından beri abluka altındaki Bursa kalesi’ni kurtarmaktan ve yardımdan ümidini kesmiş olan kale kumandanı teslim şartlarını görüşmeye mecbur kaldı. Bunun sonucunda Orhan Bey 6 Nisan 1326 tarihinde Bursa’yı teslim aldı. Bursa tekfuruyla uzlaşılan teslim ahidnamesinin maddeleri şunlardır:
- Şehre giren Osmanlı askerleri halka zarar vermeyecek (yağma olmayacak, esir alınmayacak).
- Gitmek isteyenler mallarıyla Osmanlı askerlerinin himayesinde şehri terkedecek.
- Teslimde Orhan Bey’e 30.000 altın ödenecek.
Pelekanon Savaşı
Bursa’nın düşmesi ve İznik’in kuşatma altında olması, İstanbul’da Bitinya bölgesinin tamamının kaybedilmesi endişesini doğurdu. Bizans imparatoru lll. Andronikos Paleiologos, Gebze önünde Pelekanon’da ( Eskihisar geçidi) denizi geçip abluka altındaki İznik’i ve mümkün olursa Bursa’yı kurtarmaya karar verdi.
Ordu başkumandanı (Grandomestikos) Yuannis Kantakuzenos’un hatıratında Pelekanon Savaşı’nı bütün ayrıntılarıyla anlatmıştır. Bu kaynağa göre İmparator daha önce 1328’de Anadolu sahilinde Bizans’a ait Kyzikos (Kap dağı) ve tahkimli yarımada Pegae’ya (bugün sahilde Karabiga) gitmiş ve Karesi Beyi Temirhan ile (Demirhan) bir antlaşma yapmıştır. Kantakuzenos’a göre imparator, Karesi beyini saldırıdan vazgeçirmeyi ve bağımlı duruma getirmeyi amaçlamıştı. Aslında bu bir ittifak antlaşmasıydı.
İmparator ilkin Mesothenia (Türkler’in Kocaeli’si) valisi Kontofre’yi yanına çağırdı. Sefer hakkında kendisiyle görüştü. Kontofre valiliği sırasında Kocaeli’nde Türkler’le karşılaşmalarında tecrübe kazanmış, yetenekli bir askerdi. Türkler’in savaş taktiğini yakından öğrenmişti. Kontofre imparatoru bu sefere teşvik etti.
Osmanlı vekayi’namelerinde layıkıyla yer almayan ve çok kısa olarak Abdurrahman Gazi’nin Orhan Gazi ile beraber bir Bizans kuvvetini püskürttüğü şeklinde belirtilen Pelekanon Savaşı iki aşamada gerçekleşti.
Birinci aşamada Bizans imparatorunun savaş meclisinde tepelerdeki Osmanlı kuvvetlerinin düzlüğe çekilmesi ve savaşın bu düzlükte yapılması kararı alındı. Bizans komutanı eğer bunu yapamazsa savaş meydanını bırakıp dönmeyi düşünüyordu. Böylece daha başlangıçta tepelere yerleşen Osmanlılar stratejik üstünlük sağladılar.
Orhan Bey tepeden harp sahasını gözetliyor, Bizans ordusunu arızalı araziye çekip orada çevirmeyi düşünüyordu. Bunun için de önemli bir kuvveti bir vadide pusuya sokmuştu. Bu klasik Osmanlı savaş taktiğiydi. Savaşın ilk günü (1 Haziran 1329) Orhan Gazi, Bizans ordusunu kendine çekmek için 300 kişilik bir kuvveti üzerlerine gönderdi (bu ordu düzenli 2000 askerden ibaretti). Osmanlı akıncı kuvveti Bizans ordusuna yaklaştı, oklarını attı, ardından geriye doğru çekildi. Bu çekilişten maksat Bizans ordusunu yerinden çıkarıp tepelere doğru çekmekti.
Saldırı birkaç defa tekrar edildi. Başlangıçta Bizans ordusu mevzilerini bırakmadı. Orhan Bey’in kuvvetleri de tepeleri terketmedi. Fakat savaşın ikinci günü tekrarlanan akıncı saldırıları sırasında imparator bu ufak kuvveti yok etmek için harekete geçti. Bunun üzerine Orhan Bey bir kısım kuvvetlerini kardeşi Pazarlu kumandasında düzlüğe gönderdi. Bizans ordusu karşı çıktı bu suretle akın şeklinde başlayan çarpışmalar iki tarafın büyük kuvvetlerinin katıldığı bir savaş halini aldı. İmparator okla baldırından yaralandı ve öldüğü haberi yayıldı. Bizans ordusunda panik kendini gösterdi. Panik halinde kaçan Bizans kuvvetleri sahildeki kalelere özellikle Filokren’e sığınmaya çalıştı. Orhan Bey’in kuvvetleri kaçanları kovalıyordu. Bizans imparatoru paniği önleyemeyince kendisini bir halı üzerinde gemiye taşıttı ve İstanbul’a kaçtı. Orhan bütün Kocaeli’ni ele geçirdi.
Zaferden sonra İznikliler’in hiçbir ümidi kalmadı. Osmanlılar ablukayı şiddetlendirerek şehri teslim aldı. Şehri teslim alan Orhan Gazi halktan arzu edenlerin eşyaları ile birlikte gitmesine müsaade etti. Ayrıca Osmanlı Devleti’nin tebaası olarak kalıp yalnız cizye vermek şartıyla adet ve annelerinin muhafaza edebileceklerini de ilan etti. Halkın büyük çoğunluğu Osmanlı idaresini tercih etti. Osmanlı Devleti’nin merkezi geçici olarak İznik’e taşındı. Ardından İzmit’in kuşatılması daha da şiddetlendirildi. Bizans İmparatoru deniz yoluyla İzmit’in yardımına geldi Orhan Gazi Osmanlı Devleti’nin ilk Barış antlaşmasını İzmit kuşatmasında Bizans İmparatoru lll. Andronikos Paleiologos’la yaparak kuşatmayı kaldırdı. 1337 de tekrar kuşatılan İzmit teslim olmak zorunda kaldı.
İzmit’in fethi ile Kocaeli Yarımadası’nın tamamı Osmanlıların eline geçti. Daha sonra Hereke, Yalova ve Armutlu’nun da fethedilmesi ile Osmanlı devletinin sınırı Marmara sahiline dayandı.
Karesioğlu Tursun Bey Olayı
Osmanlı Devletinin sınırlarını Bizans aleyhine geliştirme politikası Türk Beyliklerinin politikaları nedeniyle değişikliğe uğradı. Karesioğulları’nda taht varisi Demirhan Bey ve Tursun Bey arasında taht kavgası başladı. Bu kavga sonucunda Demirhan Bey beylik makamına oturdu, Tursun bey ise Orhan Gazi’den yardım isteyerek Bursa’ya yerleşti.
Demirhan Bey, gerek tebaası gerekse beyliğin ileri gelenleri tarafından kabul görmedi. Halk da Tursun Bey’i istiyordu. Beyliğin ileri gelenleri Tursun Bey’e haber göndererek halkın arzusu ile idareyi almasını talep ettiler. Ancak Tursun bey, kardeşi Demirhan Bey’le mücadele edebilecek askeri güce sahip değildi. Bunun için Orhan Gazi’den yardım istedi. Karşılığında Bergama, Balıkesir ve Edremit bölgelerini Orhan Gazi’ye bırakacağını taahhüt etti.
Orhan Gazi ile birlik olup Bergama Kalesini kuşatan Tursun Bey görüşmeler esnasında kaleden atılan bir okla hayatını kaybetti. Bu duruma çok sinirlenen Orhan Bey, Osmanlı rivayetine göre şöyle demiş: “fi’l-hal çağırttı kim il vilayet ahd ü emanla şimden gerü Orhan Gazi’nindir, her kim itaat etmeye kılıçtan geçiririz.” der. Neticede Karesioğulları beyliği’nin toprakları fethedilir.
İbn-i Batuta’nın Tarihiyle ‘Orhan Bey’ Dönemi
Arap seyyahı İbn-i Batuta onu “Sultan Osmancık oğlu İhtiyarüddin Orhan Bey” diye anar ve zenginlik, arazi, askeri kuvvet bakımından Türkmen sultanlarının en büyüğü olup 100 kadar kalesinin bulunduğunu, zamanının çoğunu bu kaleleri dolaşmakla geçirdiğini, her birinde birkaç gün kalıp durumu teftiş ettiğini, bir şehirdeki ikametinin asla bir ayı bulmadığını, kafirlerle sürekli savaşta olup onları kalelerinde kuşatma altında tuttuğunu kaydeder.
Ayrıca Bursa’yı Rumlar’dan babasının aldığını ve mezarının eskiden hristiyanlara ait bir kilise olan cami içinde bulunduğunu, rivayete göre Osman’ın İznik şehrini yaklaşık yirmi yıl kuşatma altında tuttuktan sonra oğlunun on iki yıl daha kuşatıp ele geçirdiğini yazar. İbn-i Batuta, Bursa’da tanıştığı Orhan Bey’in kendisine para gönderdiğini de belirtir. Bu ifadelerden Osman’ın faal beyliğinin 1322’de son bulduğu sonucu çıkarılmaktadır.
Devlet Teşkilatlanması
Osmanlı Devleti’nin ikinci sultanı olarak tahta geçen Orhan Gazi kardeşi Alâeddin Paşa’yı vezir tayin etti. Devlet merkezini Yenişehir’den Bursa’ya nakletti. Askeri faaliyetlere ağırlık verilerek iktisadi müesseselerde kurdu. Aşiret kuvvetlerine ilaveten yaya denilen piyade sınıfı orduya dahil edildi. Orhan Gazi 1327’de de Bursa’da Gümüş akçesini bastırdı.
Orhan Bey özellikle izmit’in fethinden sonra ülkesini yeni baştan teşkilatlandırdı. Büyük oğlu Süleyman’a İzmit’i verdi. Bursa sancağına ikinci oğlu Murat’ı gönderdi ve bölgeye Bey Sancağı adı verildi. Eskişehir yakınında ilk Başkent Karacahisar’a amcasının oğlu Gündüz Alp’i tayin etti. Orhan Gazi kendi vilayetlerinin Ulubey’i oldu.
Orhan Gazi’nin Ölümü
Orhan Gazi, son dönemlerde hastalığından ötürü devletin idaresini, oğlu Murad Hüdavendigar‘a bırakarak Bursa’da kalmıştır. Ölüm nedeni ve yılı hakkında tarihçiler arasında ihtilaf bulunmaktadır. Ünlü tarihçi Âşıkpaşazade, Orhan Bey’in 1358’de öldüğünü nakletmiştir. Diğer bir görüş ise Orhan Bey’in 1360 yılında 79 yaşında iken Halil İnalcık ve bazı tarihçiler ise 1362’de olduğunu öldüğünü belirtir. Orhan Bey, Bursa’da, Gümüşlü Kümbet’te babasının türbesine gömülmüştür.
Kaynakça
- Ahmet Seyrek “Osmanlı Padişahları”, Tulpar Yayıncılık, 2015.
- Mustafa Barış Özkök “Eğlenceli Türk Tarihi”, İnkılap Yayıncılık, 2014.
- Halil İnalcık “Osmanlı Padişahı”, TDV İslâm Ansiklopedisi, C.33, S. 375-386,Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, 2007.