Seyyid Nesimi ve Hurufilik

Benzer İçerikler

Seyyid Nesimi Kimdir?

Asıl adı İmamüddin Nesimi’dir. Bazı kaynaklar ise gerçek isminin Ali, Ömer veya Celaleddin olduğu bilgisini verir. Hayatına ilişkin kaynaklar çok sınırlı ve çelişkilidir. Doğum tarihi 1369 veya 1370; doğum yeri ise Şamahı, Bursa, Diyarbakır, Tebriz, Bakü veya Şiraz illerinden biri olduğu belirtilmektedir. Ailesinin peygamber soyundan geldiği iddia edildiği için babasına ve kendisine “Seyyid” unvanı verildi.

Nesimi’nin babası Seyid Muhammed, Şirvan’da tanınan bir şahsiyettir. Ailesinin eğitimli ve varlıklı olması onun iyi bir eğitim görmesine vesile oldu. Klasik Doğu ve Antik Yunan felsefesi’nin yanı sıra İslam ve Hristiyanlığın temelleri ile tıp, astronomi, astroloji, matematik ve mantık alanlarında yetişmişti. Türkçe, Farsça ve Arapça dillerine aynı derecede hakimdi.

1380’li yıllarda Hurufiliğin ideolojik ve teorik temellerini oluşturan Fazlullah Esterebadi ile tanıştı. Hurufilik inancını benimseyen Nesimi, Esterabadi’nin kızıyla evlendi. Ancak 1394 yılında Esterebadi‘nin Azerbaycan’da idam edilmesi sonucu oradan kaçarak Türkiye’ye geldi. Hacı Bektaşi Veli ile görüşen Nesimi Bektaşi’den etkilendi. Hurufilik inancının yayıması için mücadele etti.

Hurufilik ve Ebced Hesabı

“Tanrı’nın insan yüzünde tecelli etmesi” ve “vücudun bütün organlarını harflerle izah” gibi fikirler dönemin dini yetkililerince tepkiyle karşılandı. Bir süre sonra Halep uleması, görüşlerinin İslam’a aykırı olduğunu ileri sürerek öldürülmesi için fetva verdi. Mısır Çerkes kölemen hükümdarı Muavyed Şeyh’in onayını alan saltanat naibi Emir Yeşbek tarafından boynu vurulup derisi yüzülmek suretiyle 1417 yılında öldürüldü. Cesedi Halep’te 7 gün teşhir edilmiş, sonrasında vücudu parçalanarak birer parçası inançlarını bozduğu düşünülen Dulkadiroğlu Ali Bey’le kardeşi Nâsırüddin ve Kara Yülük Osman’a gönderilmiştir.

Nesimi’nin Hikayesi ve Edebi Kişiliği

Anadolu’nun mayası olan Erenlerin ve cümle ehli tarikin hüzünle yad ettiği, eserlerini her kesimden insanın muhakkak duyduğu Seyyid İmammeddin Nesimi, sadece Anadolu değil daha pek çok bölgede gezerek inancını ve şiirlerini yaymıştır. Enel Hak Şiarı ve Hurufiliğin temel öğretilerini şiirlerinde işleyerek gönüllerde yer edinmiştir. Hakkında pek çok menkıbe anlatılmış ve Evliyaullah arasında ismine yer verilmiştir. Sadece hayatı değil ölümü de dilden dile, nesilden nesilen anlatılagelmiş hüzün ve saygı ile anılmıştır.

Rivayet odur ki katline ferman verenler Halep şehrinde Seyyid’i tutuklarlar. Sözleri küfür kendisi ise zındık olarak atfedilmektedir. Fermana göre derisi yüzülecektir. Hatta kanının sıçradığı yer bile necis olur. Hal böyle iken derisi yüzülmeye başlar, bir damla kanı ferman yazan kadılardan birinin parmağına sıçrar. Halk bu durumda kadının parmağının kesilmesi gerektiğini söyleseler de kadı hemen kanı siler ve lüzum etmez diyerek kendi yazdığı fermana karşı çıkar. Bu hali gören Nesimi derisi bir taraftan yüzülürken şu beyiti okur:

Zahidin bir parmağın kessen döner Hak'tan kaçar.
Gör bu miskin aşığı ser-pa soyarlar ağlamaz.

Yine rivayet edilir ki Nesimi, derisi yüzüldükten sonra derisini eline alır ve şehrin dışına çıkar. Halep’in sekiz kapısından da çıktığı görülür. Aşıklardan biri onu görünce bu halin manasını sorar, şöyle cevap verir:

“Gerçek kabe yolcularıyız, ihramımız derimizdir.”

Seyyid Nesimi güçlü edebiyatı ile Azerbeycan’ın ulusal şairi konumuna gelmiştir. Şiirindeki coşkunluk ve derin manalar ehli dile ayandır. Şiirlerinde çokça güzellerden bahsetse de tasvir ettiği aslında tasvirlere sığmayan Allah’tır.

Hurufiliğe göre Tanrı, insanı suretinden yaratmıştır ve ancak güzel yüzlerde tecelli eder, zira Allah güzeller güzelidir.

Yüzün gördüm dedim Elhamdülillah 
Boyun gördüm okudum Kulhüvallah
Cihan yüzün güneşinden münevver olmuştur
Sebâ, saçın kokusundan muanber olmuştur
İd-i Ekberdir cemalin, cân onâ kurbân olur;
Ab-u Hayvân’dur dudağın, her kim içer cân olur

Gibi beyitler bu sözümüze örnek teşkil eder. Enel Hak şiarına da çokça değinir şiirlerinde;

'Bulmuşan Hakkı Enel Hak söylerim

Hak benim Hak bendedir Hak söylerim' 

Kur’an konusunda bilgi sahibi olduğunu ve şiirlerinde ayetleri nasıl ustalıkla kullandığını da görmekteyiz:

'Çün beneynâ seb’an şidâden Hak dedi
Hem ce’elnâhâ sirâcen şol yedi hattın durur.'

(Ve cealnâ sirâcen vehhâcen – Ve (oraya) parıldayan ışık yüklü lambayı yerleştirdik)

'Saçından bil ki şerh odu elem neşrah leke sadrek
Cemâlin şem’i yâsindir yanagın nûru tâhâ dır.'

(elem neşrah leke sadrak – Biz senin göğsünü açıp ferahlatmadık mı?)

Örneklediğimiz beyitlere dikkat edilirse Seyyid Nesimi şiirlerini aruz vezni ile yazmıştır. Hece ölçüsünü kullanmadığını kesin bir dille söyleyebiliriz. Bestelenmiş ve hece ölçüsü ile yazılmış Nesimi mahlaslı şiirler sanıldığının aksine Seyyid Nesimi’nin değil Kul Nesimi’nin eserleridir. Kul Nesimi ise Anadolu’da yaşamış bir şairimizdir. Söz konusu karışıklığın en bilineni ise Minnet Eylemem isimli eserdir. Bu eser Kul Nesimi’ye aittir.

Kaynakça

https://science.gov.az/az/news/open/9534

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz

İlginizi Çekebilir

Jül Sezar (Julius Caesar)

Çocukluk DönemiJül Sezar, MÖ 100 yılında Roma'nın Subura kentinde aristokrat ancak zengin olmayan bir ailede dünyaya geldi. Tam adı...