Büyük Selçuklu Devleti’nin kurucusu, Türk hükümdar.
Hayatının ilk dönemlerine ilişkin bilgiler yetersizdir. Mevcut kaynaklar değerlendirildiğinde 995 yılında Cend’de dünyaya geldiği düşünülmektedir. Selçuk Bey’in torunudur. Babası Mikail Bey’in savaşta şehit düşmesi nedeniyle dedesi Selçuk Bey tarafından yetiştirildi. Tuğrul ve Çağrı beyler, Selçuk Beyin ölümünden sonra yabgu seçilen amcaları Arslan Bey zamanında kuvvetlerini artırmaya çalıştılar.
Emir Şah Melik ve Gazneli Mahmut’un baskılarına karşın pasif bir tutum sergileyen Arslan Bey, Gazneli Mahmut’un oyununa gelerek tutsak düştü. Bu durum Selçukluların ciddi güç ve prestij kaybına neden oldu. Arslan Bey’in tutsak olduğu dönemde ölmesi üzerine Musa İnanç Yabgu Selçukluların başına geçti. Ancak idare fiilen Tuğrul ve kardeşi Çağrı beylerin elindeydi. Dönemin güçlü devletleri Karahanlılar ve Gazneliler arasında sıkışan Selçuklular, güçlerini toparlamak adına barış siyaseti izlediler. Bu siyasete karşın bu iki devlet düşmanca tavrına devam etti.
Karahanlıların düşmanca davranışları üzerine iki kardeş kuvvetleriyle Maveraünnehir’den ayrılarak Horosan’a geldiler (1035). Gaznelilerin hükümdarı Sultan Mesut’tan, kendilerine yurt olmak üzere toprak istediler. Bu dilekleri kabul edilmedi; üzerlerine kuvvet gönderildi. Selçuklular, Hisar-ı Tak’ta yapılan savaşta Gaznelilere ağır bir yenilgi yaşattı. Horasan’ın önemli şehirlerinden Nişabur’u aldılar. Tuğrul Bey, büyük bir törenle Nişabur’a girdi ve büyük sultan olarak karşılandı. Sultan Mesut’un buradaki tahtına oturdu. Adına hutbe okundu. Abbasi halifesi onu, Horasan sultanı ve bütün Türkmenlerin başı olarak tanıdı. Böylece Selçuklu devleti kurulmuş oldu (1038).
Tuğrul ve Çağrı beyler, Sultan Mesut un iyi silahlanmış büyük bir ordusunu Dandanakan savaşında ağır bir yenilgiye uğrattılar (1040). Böylece tehlikeli bir düşmandan kurtulmuş oldular. Tuğrul Bey, ağabeyi Çağrı Beyi, Horasan’a hükümdar atadı. Öteki akrabalarını da önemli yerlere vali yaptı. Bundan sonra fetihlere başladı. Bütün Horasan’ı, Cürcan ve Taberistan’ı aldı. Harizm, Hemedan, İsfehan, Kazvin, Azerbaycan ve Kirman taraflarını ele geçirdi. Tahran yöresindeki Rey şehrini başkent yaptı (1043). Bu başarıların sağlanmasında kendisine Çağrı Bey, Arslan Beyin oğlu Kutalmış, ana bir kardeşi İbrahim Yenal ve öteki beyler yardım ettiler.
Tuğrul Bey, Şiilere karşı, Sünni Müslümanlara yardım etti. Güç duruma düşen Abbasi halifesi Kaimbiemrillah’ın çağrısını kabul ederek Bağdat’a girdi. Halifeyi, Şii Büveyhoğulları devletinin baskısından kurtardı ve koruyuculuğu altına aldı. Bu davranışıyla İslam ülkelerinin en büyük sultanı oldu.
Tuğrul Bey, o zaman Doğu Roma imparatorluğunun yönetiminde bulunan Anadolu’ya, değerli komutanlar yönetiminde ordular gönderdi. Bir süre sonra kendisi de ordusunun başında Anadolu’ya girdi. Türk kuvvetleri başarılı savaşlar yaparak Kızılırmak boylarına kadar ilerlediler. Tuğrul Bey, İbrahim Yenal’ın ayaklanmasını bastırdı ve onu yakalatarak öldürttü (1059). Bu karışıklıktan yararlanan Arslan Besasiri, Bağdat’ı aldı ve halifeyi hapsetti. Tuğrul Bey, yeniden Bağdat’a girerek halifeyi kurtardı. Halife, Tuğrul Beyin bu yardımına karşılık ona, “Dinin direği”, “Doğunun ve Batının hükümdarı” gibi unvanlar verdi. Tuğrul Bey, halifenin kızı ile evlendi ve kısa bir süre sonra öldü.