İngiliz devlet adamı ve yazarı (1874-1965).

30 Kasım 1874’te İngiltere’nin Oxfordshire kentindeki Blenheim Sarayı’nda doğdu. Soylu ve zengin bir ailesi vardı. Başarılı bir öğrenci olduğu söylenemez. Koleji bitirdikten sonra 1895’te orduya girdi. Küba’ya ve Hindistan’a gitti. Bu arada Londra’daki gazetelerin savaş muhabirliğini yaptı. Mısır ve Güney Amerika’ya da gitti. 1900’de Londra’ya döndü. Muhafazakar Parti’den milletvekili seçilerek Parlamento’ya girdi.

Serbest ticaretten yana olduğu için liberallerin yanında yer almak üzere partisinden ayrıldı. Lloyd George ile dostluk kurdu. Hükümette görev aldı. 1910’da İçişleri Bakanı oldu. İşçilerin hastalık ve ihtiyarlık sigortalarını ve öteki sosyal reformları gerçekleştirdi. Deniz kuvvetlerini güçlendirmek için 1911’de Bahriye Bakanlığı’na getirildi. Bu görevde büyük çaba gösterdi. Donanmayı savaşa hazır duruma getirdi. Birinci Dünya Savaşı’nda Rusya ile bağlantı kurmak için Çanakkale boğazına toplu bir saldırı yapılması önerisinde bulundu. 1915’te düzenlenen Çanakkale seferi, Türklerin cesaretli savunması karşısında İngilizlerin ve Fransızların yenilgisi ile sonuçlandı. Bu hezimet Churchill’in bakanlıktan düşmesine neden oldu.

1917’de kısa süreliğine yeniden bakan oldu. Bir süre politikadan uzak kaldı. 1924’te Muhafazakar Parti’ye girdi ve Maliye Bakanlığı’na getirildi (1924-1929). Daha sonra İşçi Partisi’ne karşı kesin bir tutum aldı. İkinci Dünya Savaşı başlayınca Amirallik Birinci Lordluğu’na getirildi. Bir yıl sonra başbakan oldu.
İngiliz halkına, Almanya’ya karşı yürütülen büyük savaşta “yalnızca kan, acı, ter ve gözyaşı vaat edebileceğini” açıkladığı ünlü konuşmasını yaptı. Savaş süresince sık sık zor durumların adamı olduğunu gösterdi. Amerika Birleşik Devletleri’yle işbirliği yapmaya önem verdi ve bu devletten geniş ölçüde yardım sağladı. Almanya’nın Ruslar’a saldırması üzerine Sovyetler Birliği’ne işbirliği önerisinde bulundu (1941), Amerika Birleşik Devletleri de o yılın sonunda savaşa girdi. Churchill, İngiltere’nin hem savaş meydanında hem de masada güçlü durumda bulunmasına büyük önem verdi.

1943’de İtalya müttefiklere yenilerek savaş dışı bırakıldı. Başbakan, zorunlu olarak ittifak gerçekleştirdiği Ruslar’ın savaşı bahane ederek Avrupa’da yayılması tehlikesini de önceden seziyordu. Bu yüzden de karar mekanizmasını Moskova’ya bırakmamak için savaş süresince sürekli yeni siyasal hamleler gerçekleştirdi. Normandiya’ ya asker çıkarılmasında (1944) Amerika Birleşik Devletleri’yle ortak hareket etti. Bir ara Türkiye’yi yeni bir cephe açarak Almanlara karşı savaşa sokmak istediyse de Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’nün bu konudaki direncini kıramadı.
Sonuçta Churchill, Roosevelt ve Stalin ile birlikte İkinci Dünya Savaşı’nın üç büyüklerinden biri oldu. Savaş sırasında ülkesinin içişleriyle gereği kadar ilgilenemediğinden 1945’te yapılan seçimi İşçi Partisi kazandı. Churchill, muhalefet lideri olarak Avrupa devletleri arasındaki dayanışmayı savundu. 1951 seçimini partisi kazanınca yeniden başbakan oldu. İşçi Partisi’nin yaptığı işlere dokunmadı. 1955’te görevini bırakarak siyasi hayattan çekildi. 24 Ocak 1965’te 90 yaşında Londra’da öldü.
Churchill, kendisini güçlü bir devlet adamı olarak bütün dünyaya kabul ettirmiştir. Başarılı bir yazar ve usta bir ressamdır. Bir romanı, tarihle ilgili çeşitli eserleri vardır. Bunların başlıcaları “Dünyanın Geçirdiği Buhran” ve “Savaş Anıları”dır. 1953 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanmıştır.